By 
Tarihi İpek Yolu rotasında çektiği fotoğraflardan oluşan “İpek Yolu’nda ve Zamanda Geriye Yolculuk” fotoğraf sergisinin açılışını Ankara’da gerçekleştiren Graf, yaptığı açıklamada, 1990’lı yıllardan itibaren Orta Asya’dan Anadolu’ya yaptığı gezilerin kendisi için seyahatin ötesinde “Binbir Gece Masalları”nı anımsatan bir serüven olduğunu söyledi.
Fotoğrafçılık kariyerinde ilk yolculuğunu 1993’te yaptığını anlatan Graf, “İpek Yolu rotasında seyahat etmeye başladım. Bu, benim için çok büyüleyici bir yol oldu. Bir seyahatten ziyade sunduğu mistik manzaralarla efsanevi bir hal almaya başlamıştı. Ben aslında hayatım boyunca, çocukluğumdan beri Ninova (Irak) gibi yerlere gitmeyi hayal ediyordum. Bu yol benim için bir seyahatten çok ‘Binbir Gece Masalları’nı anımsatıyordu.” ifadelerini kullandı.
Graf, fotoğraf sanatının kendisi için duygularını tüm dünyaya ifade edebilmek için bir araç olduğunu aktararak, “Kendimi video, film gibi farklı alanlardaki çalışmalarla da ifade edebilirdim. Bir sanatçı olarak fotoğraf, edebiyat, şiir ya da film yoluyla dünyayı nasıl gördüğümüzü yeniden yorumlamak isteriz.” şeklinde konuştu.
Çektiği fotoğrafların dünyanın nasıl değiştiğini de kanıtlayan kayıtlar niteliğinde olduğunu dile getiren Graf, “Çok fazla sayıda farklı yerde bulundum. Dünyanın nasıl değiştiğine şahit oldum. Örneğin, ilk gittiğimde Hindistan’ın güney kesimindeki şehirlerde elektrik bile yoktu. Önceden gezdiğim çöllerin çok keskin bir şekilde dönüşüme uğradıklarına şahit oldum, yıllar içinde bazı noktalarına yapılar inşa edildi.” dedi.
“Ankara benim için ‘medeniyetlerin beşiği’ anlamına geliyor”
Sergisinin Ankara’da düzenlenmesinin kendisi için çok anlamlı olduğunu söyleyen Graf, “Ankara benim için ‘medeniyetlerin beşiği’ anlamına geliyor. Türkiye asırlardır pek çok medeniyet için kesişim noktası oldu. Ve onca yıl sonra da halen değişik kültürlerin bir araya geldiği bir buluşma noktası olmayı sürdürüyor.” diye konuştu.
Graf, yalnızca bir fotoğrafçı olarak görülmek istemediğini, kendisini bir sanatçı olarak tanımlamasının sebebi olarak da insanlığın karşı karşıya kaldığı sınırları değişik biçimlerde yıkmak istemesi olduğunun altını çizdi. Graf, şöyle devam etti:
“Burada çekilen fotoğrafların bir kısmı Hindistan’da çekildi fakat bu kareler Türkiye ya da başka yerlerde de çekilebilirdi. Taklamakan Çölü’nde çektiğim fotoğraflar Sahra Çölü’nde de çekilebilirdi. Bunu çok büyüleyici buluyorum. Farklı bölgelerde benzer şekilde engin bir derinlik ve gizem bulunuyor. Türkiye de Mevlana gibi değerleriyle zengin bir maneviyata sahip ülkelerden biri.”
Son dönemlerde sanat dünyasının en çok konuştuğu konuların başında gelen NFT (non-fungible token) olarak da bilinen dijital sanat eserlerine de değinen Graf, NFT’lerin gelecek anlamına geldiğini, dijital dünyada yaşanan hızlı gelişmelerin içerisinde yer alabileceğini kaydetti. Teknolojik yeniliklere tamamen açık olduğunu vurgulayan Graf, yeni gelişmelerin benimsenmesi gerektiğine inandığını söyledi.
Sergide yer alan çalışmalarının bir kısmının daha öncesinde Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te sergilendiğini belirten Graf, Kovid-19 salgın sürecindeki zor koşullara rağmen 1990’lı yıllarda başlayan yolculuğunu Ankara’da sanatseverlerle buluşturabilmesinin kendisini çok mutlu ettiğini ve emeği geçenlere müteşekkir olduğunu dile getirdi.
Fransız Kültür Merkezi, Türkiye, Fransa ve Avusturya’nın Ankara büyükelçilikleri ve CerModern iş birliğinde düzenlenen fotoğraf sergisi Ankara CerModern’de 27 Mart’a kadar ziyaret edilebilecek.
Yorumlar