ÇinGündemKöşe YazılarıRöportajlarTürkiye

Çin Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin Türk medyasında ilk kez Türçin’e konuştu

16

İkili diplomatik ilişkileri 1971’de kuran Çin ve Türkiye 50 yılı geride bırakırken, iki ülke arasındaki ekonomiden ticarete, turizmden ortak ulaşım projelerindeki iş birliği çerçevesinde ikili ilişkiler, son yıllarda gözle görülür şekilde gelişti. İki ülkenin dışa açılım politikasıyla ilişkiler 1980’lerden itibaren ekonomik ve siyasi alanda ivme kazanırken 2010’da ikili ilişkiler “Stratejik iş birliği” düzeyine çıkarıldı ve diplomatik temaslar son 15 yılda yoğunlaştı.

Çin ve Türkiye’nin karşılıklı güven ve ekonomik tamamlayıcılık gibi avantajlarını pratik işbirliği avantajlarına dönüştürmesinin, medyanın ortak çabalarından ayrı tutulamayacağını belirten Büyükelçi, “İki taraf, karşılıklı anlayışı geliştirerek yanlış anlamaları ve önyargıları ortadan kaldırmak için radyo, televizyon, haber ajansları, gazeteler, yeni medya ve kitap yayıncılığı alanlarında fikir alışverişini ve işbirliğini güçlendirmeye teşvik ediyoruz” şeklinde konuştu.

Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin, Türçin Haber Ajansı’nın birinci yılına özel, Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diplomatik ilişkilerinin 50 yıllık sürecini değerlendirdi. Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti diplomatik ilişkilerinin tarihsel sürecini, iki ülke arasındaki kültürel bağın derinliğini, Türkiye’nin de paydaşı olduğu “Kuşak ve Yol” projesi çerçevesinde Türkiye – Çin ilişkilerinin geleceğini, Pekin 2022 Kış Olimpiyatlarını ve iki ülke arasındaki çeşitli alanlardaki iş birliğine dair soruları yanıtladı.

  • 50. yılına giren Türkiye – Çin arası diplomatik ilişkilerin tarihsel sürecini ve iki ülkenin ilişkilerini genel hatlarıyla nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çin-Türkiye ilişkileri son 50 yılda olağanüstü bir yolculuk geçirmiştir. Son yıllarda, Devlet Başkanımız Sayın Xi Jinping ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın stratejik rehberliğinde, Çin-Türkiye stratejik işbirliği ilişkilerinin içerikleri sürekli olarak zenginleştirilmiş ve çeşitli alanlardaki işbirliği yeni zirvelere ulaşmıştır.

İki ülke arasındaki karşılıklı siyasi güven her geçen gün artmaktadır. 2010 yılında iki ülke arasında stratejik işbirliği ilişkisinin kurulmasının ardından Çin-Türkiye ilişkilerinin gelişimi yeni bir tarihi aşamaya girmiştir. İki taraf, karşılıklı saygı ve birbirlerinin temel çıkarları ve ana hassasiyeti için karşılıklı destek konusunda önemli bir fikir birliğine varmıştır ve karşı tarafın ulusal egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması ve kendi ulusal koşullarına uygun bir kalkınma yolu izlenmesi konusunda birbirlerine kararlılıkla destek vermektedir.

İki ülke arasında çeşitli alanlardaki somut işbirliği verimli sonuçlar vermiştir. Çin, Türkiye’nin en büyük ikinci ticaret ortağı olmuş, geçen yıl ikili ticaret hacmi 34 milyar doları aşmıştır. “Bir Kuşak Bir Yol” girişimi ile “Orta Koridor” girişiminin uyumlaştırılması süreci derinlemesine ilerletilmektedir, peş peşe çok sayıda büyük ölçekli proje hayata geçirilmiş ve birçok Çin sermayeli firma Türkiye’ye yatırım yapmaya gelmiş ve bütün bunlar iki ülke halklarına somut yararlar sağlamıştır.

İki ülke, uluslararası ve bölgesel meselelerde yakın iletişim ve koordinasyonu sürdürmekte, Birleşmiş Milletler, G20, CICA ve Shanghai İşbirliği Örgütü gibi çok taraflı mekanizmalarda aktif olarak işbirliği yapmakta, çok taraflılığa bağlı kalarak küresel yönetişimi güçlendirmek için birlikte çalışmaktadır. Çin-Türkiye ilişkileri, stratejiklik, küresellik ve çağa uyumluluk gibi belirgin nitelikler göstererek ikili kapsamın ötesine geçmiştir.

İki ülke, devlet başkanlarının vardığı önemli fikir birliğini her yönüyle yerine getirmeli.

COVİD-19 salgını patlak verdiğinden beri, iki ülke birbirine malzeme yardımları sağlamış, salgınla mücadele deneyimlerini paylaşmış ve etkili aşı işbirliği gerçekleştirmiştir. Bunları, iki ülke halklarının güvenliğini ve sağlığını sağlamada hayati bir rol oynadığı gibi kara günde yardımlaşma ve aynı gemide yol alma niteliğindeki dostluğu ifade etmektedir.

Şu anda dünyada, bir yüzyılda görülmemiş büyük değişiklikler ile yüzyılın büyük salgını iç içe geçerek uluslararası koşullarda derin değişimler yaşanıyor. Çin-Türkiye ilişkileri de daha yüksek bir düzeye çıkmak için kritik bir gelişme döneminde bulunuyor. İkili ilişkilerin istikrarlı ve uzun vadeli gelişmesini ve somut alanlardaki işbirliğinden daha fazla potansiyelin serbest bırakılmasını sağlamak için iki taraf, iki ülke Devlet Başkanlarının vardığı önemli fikir birliğini her yönüyle yerine getirmeli, birbirlerinin temel çıkarlarını ve ana hassasiyetlerini anlamalı ve karşılıklı olarak saygı göstermeli,  karşılıklı siyasi güveni ve stratejik işbirliğini güçlendirmeli, anlaşmazlıkları ve farklılıkları uygun şekilde yönetmeli ve ikili ilişkilerin siyasi temellerini sağlamlaştırmalıdır. G20 üyeleri ve önemli etkiye sahip büyük ülkeler olarak, iki ülke uluslararası işbirliğini güçlendirmeli, gerçek anlamdaki çok taraflılığı uygulamalı, küresel ve bölgesel sınamaları ortaklaşa ele almalı ve insanlık için ortak kader topluluğunun inşasını hızlandırmalıdır.

  • Türkiye ve Çin arasındaki diplomatik ilişkiler 50 yıldır var olsa da, iki ülkenin birbiriyle olan kültürel etkileşimi daha uzun yıllara dayanıyor. Türkiye ve Çin kültürlerinde birbirine benzer olarak gördüğünüz ve dikkatinizi çeken yönler nelerdir?

Gerçekten de dediğin gibi, Türkiye’de bir yılı aşkın bir süre çalıştıktan sonra, Çin ve Türkiye’nin kültürlerinin pek çok ortak yönü olduğunu derinden hissediyorum.

Hem Çin hem de Türkiye, uzun bir tarihe ve muhteşem bir kültüre sahiptir ve her ikisi de insanlık toplumunun ilerlemesine ve farklı medeniyetler arasındaki alışverişlere önemli katkılarda bulunmuştur. İki ülkenin uçsuz bucaksız toprakları ve farklı coğrafi ortamları, kendi zengin ve renkli geleneklerini ve mutfak kültürlerini yaratmış, iyi korunmuş tarihi yerleri ve geçmişlerine dayanan manevi kültürel mirasları, dünya medeniyeti için değerli zenginlikler bırakmıştır. Çin halkı gibi Türkiye halkı da misafirperverlik, hoşgörü ve barışseverlik gibi özelliklere ve ‘tüm dünya büyük bir ailedir’ gibi güzel ideallere sahiptir, geleneklerine ve ailelerine değer vermektedir.

Çin ve Türkiye arasındaki kültürel alışverişlerin uzun bir geçmişi vardır. Bin yıldan fazla bir süre önce antik İpek Yolu iki ülke arasında kültürel alışverişler için bir köprü olmuştur. İstanbul’daki Topkapı Sarayı’nda saklanan on binlerce parça Çin porseleni, iki halk arasındaki geleneksel dostluğun tarihi tanıklarıdır. Diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana, iki devlet kültür, bilim, spor, eğitim, basın ve diğer kültürel alanları kapsayan işbirliği anlaşmaları imzalamış, iki taraf arasındaki kültürel alışverişin ve işbirliğinin sürekli olarak genişletilmesini teşvik etmiş ve iki ülke ilişkilerinin kamuoyu temellerini daha da sağlamlaştırmıştır. İki taraf arasında 25 çift kardeş eyalet ve şehir ilişkisi kurulmuş ve karşılıklı olarak geniş ölçekli kültürel etkinlikler düzenlenerek iki halk arasındaki karşılıklı anlayış sürekli olarak güçlendirilmiştir.

Hem Çin hem Türkiye, derin kültürel birikim ve şanlı tarihe sahip eski medeniyetlerdir.

Son yıllarda iki ülkenin dil ve kültürünün birbirine olan ilgisi sürekli olarak artmış ve her iki ülkede ondan fazla üniversite diğer tarafın dili ile ilgili bölümler açmıştır. Çin tarafı Türkiye’de 4 Konfüçyüs Enstitüsü kurmuş, Beijing’de Yunus Emre Kültür Merkezi açılmış ve Türkiye’de Çin Kültür Merkezi için hazırlıklar yürütülmektedir.

Kültürel alışverişler insanların kalplerini derinden yakınlaştırabilir ve birbirlerinin milli ruhlarına dokunabilir. Etkileri insanların kalplerinin en derinine kök salabilir ve bunun yerini sıradan ekonomik ve ticari faaliyetler veya siyasi temaslar dolduramaz. Ancak nesnel olarak bakarsak, Çin ve Türkiye halklarının şu anda birbirlerinin tarihi, kültürü, etnik ve dini durumaları, gelişim durumları ve diğer yönleri hakkında sahip olduğu anlayışlar yeterli düzeyden çok uzaktır. Bu, sadece uçurumlar ve yanlış anlaşılmaya yol açmakla kalmaz, aynı zamanda art niyet taşıyan güçler tarafından uydurulan yalan ve iftiralarla kolayca aldatılmaları ve yanıltılmalarına yol açabilir. Bu, Çin-Türkiye dostluğunun büyük resmine zarar verebilir ve iki halkın çıkarlarına uygun değildir.

Hem Çin hem Türkiye, derin kültürel birikim ve şanlı tarihe sahip eski medeniyetlerdir; bu, her iki ülkenin de büyük kalkınma potansiyeline ve parlak vizyonlara sahip olduğunu göstermektedir. Bugün Çin ve Türkiye halkları, kendi ülkelerinin yüce dirilişi için kesintisiz çaba sarf ediyor. Bu nedenle, iki taraf daha zengin beşeri ve  kültürel alışverişler gerçekleştirmeli, kültür, eğitim ve turizm gibi çeşitli alanlarda işbirliğini daha da güçlendirmeli, doğru anlayışı genişletmeli, dostluk bağlarını sıkılaştırmalı, insanların gönülleri arasındaki bağları pekiştirmelidir, böylelikle Çin-Türkiye ilişkilerinin farklı kültürlerin uyumlu bir şekilde bir arada yaşaması ve birbirlerinin gelişmesini desteklemesi bakımından bir örnek oluşturabilir.

  • Kuşak ve Yol projesi Çin ve dünya için önemli bir proje. Türkiye’nin de paydaşı olduğu bu projede çerçevesinde Türkiye – Çin ilişkilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Türkiye, Kuşak ve Yol’un ortak inşasını destekleyen ilk ülkelerden biridir. Çin Türkiye’yi önemli işbirliği partneri olarak görüyor. İlk Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Zirvesi Forumu’na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış konuşmasında Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin bir dostluk köprüsü olduğunu ve Türkiye-Çin ilişkilerinin gelişimine ivme kazandıracağını vurguladı. 2015 yılında iki taraf Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Orta Koridor stratejisinin birbiriyle uyumlaştırılmasına yönelik mutabakat muhtırasını imzaladı. Geçen yılın Temmuz ayında Çin Devlet Başkanı Sayın Xi Jinping, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde Çin ve Türkiye’nin Kuşak ve Yol İnisiyatifinin ortak inşasını ve Türkiye’nin Orta Koridor stratejisini uyumlaştırma sürecini güçlendireceğini yineleyerek iki ülkenin işbirliğini daha da derinleştirmeye ve ortak kalkınmayı teşvik etmeye yön verdi.

Son yıllarda iki ülke arasında Kuşak ve Yol’un ortak inşası için yapılan işbirliği verimli sonuçlar veriyor. Xi’an’ı İstanbul’a bağlayan Çin-Avrupa Ekspresi “Chang’an” seferi her iki yönde de trafiğe açılmıştır ve düzenli olarak işler hale gelerek iki ülke arasında hızlı mal dolaşımını sağlıyor. Çin şirketinin üstlendiği Ankara 500MW Fotovoltaik Endüstri Parkı’nın tamamlanması, Türkiye’nin tamamen bağımsız bir fotovoltaik zincirine sahip olduğunun simgesidir. Çin’in Türkiye’deki en büyük Kuşak ve Yol yatırımı olan EMBA Termik Santrali’nin inşaatı kesintisiz olarak sürdürülüyor, proje çok sayıda yerel istihdam fırsatı yaratıyor. Huawei, Türkiye’de Çin dışındaki en büyük ikinci Ar-Ge merkezini kurdu. Akıllı telefon markaları Xiaomi, Vivo, Oppo ve beyaz eşya devi Haier gibi teknoloji firmaları, art arda Türkiye’de yatırım yaparak fabrikalar kuruyor. İki tarafın yüksek kaliteli Kuşak ve Yol inşasının memnuniyet verici bir karnesi vermiştir diyebiliriz.

Çin ve Türkiye’nin Kuşak ve Yol ortak inşasıyla kazankazan meyvelerini verecek.

Bulunduğumuz çağda yeni teknoloji ve sektörel devrimin getirdiği rekabet hiç görülmemiştir. İklim değişikliği, pandemi ile mücadele gibi küresel sorunların insanlık toplumuna verdiği etki de hiç görülmemiştir. Çin kararlılıkla Kuşak ve Yol yüksek kaliteli inşasını sürdürerek açık, yeşil ve temiz ilkeleriyle kaliteli, yaşama yarar veren ve sürdürülebilir hedeflere odaklamaya, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin çağdaş koşullarla uyumlaşmasını sağlamaya devam edecektir. İki ülke, Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Orta Koridor stratejisinin birbiriyle uyumlaştırılmasını güçlendirmeli, yeşil ve düşük-karbon kalkınmasına önem vermeli, yenilikçilik işbirliğini gerçekleştirmeli, dijital ekonominin fırsatını yakalamalı, birbirinin pazar potansiyelini keşfetmeli ve ekonominin tamamlayıcılıklarından yaralanmalıyız. Çin ve Türkiye’nin Kuşak ve Yol ortak inşasının istikrarlı bir şekilde ilerleyerek kazan-kazan meyvelerini vereceğine inanıyoruz.

Bana en derin izlenim bırakan Türkiye’nin çeşitliliği ve hoş görüdür.

  • Ankara Çin Büyükelçisi olarak göreve başladığınız Ekim 2020 tarihi dünyanın içinden geçtiği zorlu bir pandemi sürecine denk geldi. Fakat farklı ülkelerde görevler yapmış kıdemli bir yetkili olarak, Türkiye’de bulunduğunuz süre boyunca Türk kültüründe sizi etkileyen ve sizce Türkiye’yi diğer ülkelerden ayıran şeyler nelerdir?

Söylediğiniz gibi 2020 yılının ekim ayı sonunda Çin’in Türkiye Büyükelçisi olarak göreve başladım. Bana en derin izlenim bırakan Türkiye’nin çeşitliliği ve hoş görüdür.

Türkiye’nin çeşitliliği ve hoş görüsü, onun geçmiş ile moderni, doğuyu batıya bağlaması ile gösteriliyor. Asya ile Avrupa’nın kesişme noktasında olan Türkiye, doğu ile batı arasındaki köprüdür. Tarihi İpek Yolu buradan geçip bir dostluk köprüsünü inşa ediyor. Burası Ortadoğu bölgesi medeniyetinin en önemli kaynaklarından birisidir ve derin tarih birikimlerine sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, ülke yönetişimi ve modern inşasında sürekli önemli kazanımlar elde edildi ve bölge ülkelerine kalkınma örneği oldu. Tarihi ile çağdaş, doğu ile batı bu esrarengiz toprakta uyum içinde bir arada bulunuyor.

Türkiye’nin çeşitliliği ve hoş görüsü, onun beşeri coğrafya zenginliği ile gösteriliyor. Çeşitli coğrafi özelliğiyle Marmara Denizi, Ege Denizi, Akdeniz, Karadeniz ve Anadolu Yaylası gibi renkli ve hayret verici doğal manzaralara ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye genelinde sayısız tarihi ve beşeri yerler bulunuyor. Antik Yunan, antik Rum ve Osmanlı İmparatorluklarının medeniyetlerini göstermekle kalmayıp farklı din, mezhep ve etnik gruplar için hoş görü de ifade ediyor. Bütün bunlar Çin dahil olmak üzere bütün ülkelerin turistleri için dikkat çekicidir.

Türkiye’nin çeşitliliği ve hoş görüsü, onun kimliğinin çeşitliği ile gösteriliyor. Bu önemli bölgesel ülke, önemli İslam ülkesi, önemli yeni ekonomi, G20 üyesi ve Kuşak ve Yol güzergahındaki önemli bir ülke olan Türkiye’nin, uluslararası ve bölgesel işlerinde ciddi etkisi var. Önümüzdeki yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü olacaktır. Dost Türkiye halkı 2023 Vizyonu’nu gerçekleştirmek için çabalıyor. Türkiye’nin dostu olarak, kendi koşullarına uygun bir kalkınma yolunda daha parlak kazanımları elde etmesini diliyoruz.

Senin de belirttiğin gibi şu an hala salgının ciddi etkisi altındayız. Umarız salgının durumu iyileştikten sonra Türkiye’nin çeşitli yerlerine giderek kendi gözlerimle Türkiye’nin tarihini, kültürünü, toplumu ve halkının yaşamlarını hissedebilirim ve iletişim güçlendirerek karşılıklı anlayışımızı ve dostluğumuzu pekiştirebilirim.

  • Şu an devam etmekte olan Pekin 2022 Kış Olimpiyatlarında Türk sporcularda dahil olmak üzere dünyanın pek çok yerinde sporcular ülkelerini temsil ediyorlar. Çin’in bu sene hem yaz hem kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

6 yılı aşkın bir hazırlık ve 16 gün süren heyecan verici yarışmaların ardından, Beijing Kış Olimpiyatları başarılı bir şekilde törenler ile kapanış yapmıştır. Bu, Çin için bir başarı, Olimpiyat davası için bir başarı ve dünya için bir başarıdır. Çin sözünü tutarak, Covid-19 salgınının engellerini kaldırarak dünyanın en üst düzeyli kış sporcularını Beijing’de getirerek dünyaya basit, güvenli ve heyecan verici bir olimpiyat etkinliği sunmuştur.

Beijing Kış Olimpiyatları’nda 91 ülke ve bölgeden 3000’e yakın buz ve kar sporcusu toplam 109 altın madalya kazanarak 2 dünya rekoru ve 17 Kış Olimpiyat rekoru kırmıştır ve bunların çoğu 20 yılda ilk kez kırılmıştır. Söz konusu sporcular daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü ve daha birlik içinde Olimpiyat ruhunu tam olarak göstermiştir. Türkiye’yi temsil eden 7 sporcunun Kış Olimpiyatları’nda kıyasıya mücadele ettiğini görmek bizleri de mutlu etmiştir. Bunlardan Furkan Altay adlı sporcu, erkekler 1000 metre kısa kulvar sürat pateni B Finali’ne girmiş ve Çinlilerin ilgi ve sevgisini kazanmıştır.

Çin kültürel unsurları Kış Olimpiyatları ile buluştu.

Tüm Kış Olimpiyatları boyunca, Kış Olimpiyatlarının kapalı döngü sistemi içinde kümelenme olmamıştır. Dünyanın her yerinden sporcular, antrenörler ve yetkililer, birinci sınıf müsabaka mekanları ve tesisleri, olağanüstü etkinlik organizasyon hizmetini ve Çin halkının misafirperverliğini övmüştür. Bu Kış Olimpiyatları Çin Bahar Bayramı ile aynı zamana denk gelmiş, Bahar Şenliği beyitlerini yapıştırmak ve Çin Mantısı yemekten dünyanın her yerindeki popüler olan “Bing Dwendwen”a kadar, Çin kültürel unsurları Kış Olimpiyatları ile buluşmuş, “Çin Tadı” tüm sporculara Çin yemek kültürünün cazibesini tam olarak hissettirmiştir.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Sayın Thomas Bach, teknoloji, zeka, yeşillik ve tutumluluğun ön planda tutulduğu Beijing Kış Olimpiyatları’nı övmüş, bunun eşi benzeri olmayan bir Kış Olimpiyatları olduğu ve daha önce hiç yaşamadığı kadar iyi bir deneyim olduğunu, sunulan teknolojilerin dünyada kullanılabileceğini kaydetmiştir. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nden birkaç yetkili, Beijing Kış Olimpiyatları’nın yarışma alanları ve sürdürülebilir kalkınma konseptinden övgüyle bahsetmiştir. Olympic Broadcasting Service (OBS)’nin verilerine göre, Beijing Kış Olimpiyatları, küresel buz ve kar sporlarında yeni bir çağı başlatarak bugüne kadar en çok izlenen Kış Olimpiyatları olmuştur.

Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Sayın Ali Oto CRI’ye verdiği röportajda, salgından sonra Çin’in kış turizmi için mutlaka gidilmesi gereken bir yer olacağına ve dünyanın dört bir yanından gelen insanların uğrak yeri olacağına inandığını söylemiştir. Türkiye’ye döndükten sonra da salgından sonra Türk kayakçıların Çin’de antrenman yapmasının harika olacağını ifade etmiştir.

Tarihin ilk “Çifte Olimpiyat Şehri” olarak Beijing, rekabetçi sporların görkemine ve rüyasına bir kez daha tanık olmakla kalmamış, aynı zamanda salgının soğuk kışında dünyanın her yerinden insanlara sıcaklık ve umut getirmiş, barış ve çalkantılı dünyaya birlik ve beraberlik gücü katmıştır. Kapsayıcı, açık ve dostane bir tavırla dünyaya kollarını açan Beijing, “gelecek için birlikte” çağrısı yaparak farklı ten rengi, ırk ve inanç olan sporcular için kendilerini gösteren, kendilerini aşan ve hayalleri gerçekleştiren bir sahne hazırlamış, tüm dünyaya sporun güçlü birliğini göstermiştir. Kış Olimpiyatları sona ermiş olsa da, Çin, Olimpiyat hareketinin güçlü gelişimini desteklemek ve insanlık için daha iyi bir gelecek yaratmak için uluslararası toplumla birlikte çalışmaya devam etmeye hazırdır.

Türçin Haber Ajansı, Çin-Türkiye dostluğu ve çeşitli alanlardaki işbirliğinin tanıtılmasında aktif rol oynadı.

  • Son olarak, Türçin Haber Ajansı’nın da birinci yılı çerçevesinde, iki ülkenin medya kurumları arasındaki iş birliğinin önemini nasıl görüyorsunuz?

Öncelikle Türçin haber ajansının kuruluşunun birinci yıl dönümünü en içten dileklerimle kutlarım.

Ağ teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, bilginin yayılması daha hızlı hale gelmiş ve dünyadaki tüm ülkelerin halkları arasındaki iletişim her zamankinden daha basit, daha verimli ve daha uygun hale gelmiştir. Günümüzde medya, bilginin yayılması, karşılıklı güvenin artırılması ve fikir birliğinin oluşturulmasında yeri doldurulamaz bir rol oynamaktadır. Bir yandan Çin ve Türkiye halklarının karşılıklı anlayışı etkili bir şekilde nasıl geliştirebilecekleri, birbirlerine objektif ve rasyonel olarak bakabilecekleri ve doğru bir anlayış tesis edebilecekleri medyanın aktif yönlendirmesinden ayrı tutulamaz. Öte yandan, büyük bir gelişmekte olan ülke ve yükselen bir piyasa ekonomisi olarak Çin ve Türkiye’nin siyasi karşılıklı güven ve ekonomik tamamlayıcılık gibi avantajlarını pratik işbirliği ve sürdürülebilir büyümenin avantajlarına nasıl dönüştürebileceği, medyanın ortak çabalarından ayrı tutulamaz. İki taraf, karşılıklı anlayışı geliştirerek yanlış anlamaları ve önyargıları ortadan kaldırmak için radyo, televizyon, haber ajansları, gazeteler, yeni medya ve kitap yayıncılığı alanlarında fikir alışverişini ve işbirliğini güçlendirmeye teşvik ediyoruz.

Türçin Haber Ajansı, yükselen yeni bir medya olarak kuruluşundan bu yana Çin-Türkiye dostluğu ve çeşitli alanlardaki işbirliğinin tanıtılmasında aktif rol oynamıştır. Umarım Türkiye’deki Çin medyası ile temasları güçlendirerek işbirliğini genişletirsiniz, iletişim köprüleri kurarak kamuoyunu aktif olarak yönlendirirsiniz. Birbirlerinde kapsamlı, gerçek bir Çin ve Türkiye’yi sergilemeyi teşvik edersiniz, böylece iki ülke ve halklar arasındaki karşılıklı güveni artırırsınız ve Çin ile Türkiye arasındaki dostluğuna pozitif güç katarsınız.

Alman ekonomisi 4’üncü çeyrekte yüzde 0,3 küçüldü

Önceki Haber

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’den Putin’e ‘Ukrayna’da savaşı durdurma’ çağrısı

Sonraki Haber

Şunlar da İlginizi Çekebilir

16 Yorumlar

  1. Ellerinize sağlık gerçekten çok etkili bir röportaj olmuş, 1.yılınız tekrardan kutlu olsun 🥳

  2. Emeğinize sağlık, çok güzel ve başarılı bir röportaj.

  3. Çok güzel bir röportaj olmuş.. Nice nice başarılarınızı göreceğimize eminim😍

  4. Çok başarılı bir röportaj olmuş.. tebrik ediyorum seni…🌹💞

  5. Harika noktalara değinilen başarılı bir röportaj olmuş. Umarım daha fazlası gelir. Birinci yılınız kutlu olsun.

  6. Harika Bi röportaj tebrikler

  7. Daha büyük yükselişlerin sizi beklediğine eminim. Başarılarınız daim olsun, 1. Yılınız kutlu olsun🤍

  8. Çok güzel bir röportaj olmuş emeğinize sağlık ❤️❤️

  9. Gerçekten çok etkili ve başarılı bir röportaj olmuş ellerinize sağlık tebrik ederim başarılarınızın devamını dilerim..

  10. çok açıklayıcı,çok etkileyici bir röportaj çok beğendim başarılarınızın devamını dilerimm!

  11. çooook beğendim emeğiinize sağlıkk

  12. Çok güzel ve başarılı bir röportaj emeğinize sağlık. 1. yılınız kutlu olsun🙂

  13. Başarılı ve etkili bir röportaj olmuş emeğinize sağlık umarım ilerde çok başarılı olursunuz 1 yılınız kutlu olsun.

  14. Elinize, emeğinize sağlık gerçekten çok etkili ve açıklayıcı bir röportaj başarılarınız devamını dilerim.. 1. yılınız kutlu olsun

  15. Elinize emeğinize sağlık çok güzel röportaj olmuş başarılar 1.yılınız kutlu olsun tebrik ederim

  16. Umarım daha nice yıllar başarılı haber ve röportajlarınıza tanıklık ederiz kuruluş yıldönümüydü en içten dileklerimle kutlarim

Yorum Gönder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Daha Fazla Çin