Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Taksim Camii Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada sözlerine, “Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Cumanızın mübarek, gönüllerinizin huzurlu, sağlığınızın yerinde olmasını Allah’tan diliyorum. Bugün bizleri burada bir araya getiren Rabb’imize hamdüsenalar ediyorum. Sudan ve diğer kardeş ülkelerden heyecanımıza ortak olmak üzere aramızda bulunan kıymetli misafirlerimize ayrıca hoş geldiniz diyorum. Sudan nire, Taksim nire. İşte buraya getiren o aşk, başka bir aşk.” diyerek başladı.
İlk cuma namazını eda ettikleri Taksim Camii’nin İstanbul, ülke ve Alem-i İslam için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, güzel eserin inşasını üstlenen Sur Yapının sahipleri Altan, Hakan, Ufuk ve Atilla Elmas başta olmak üzere, mimarından sanatçısına, işçisine kadar herkese teşekkür etti.
Erdoğan, “Az önce Altan Bey, ‘Ben buranın çocuğuyum’ dedi. Altan Bey, sen buranın çocuğusun da biz başka yerin çocuğu değiliz. Ben de Kasımpaşa’nın çocuğuyum. Buralarda çok gezdik, tozduk ve keşke dili olsa da buralar konuşsa. Talimhane ve Dolmabahçe buralarda çok dolaştık fakat Taksim Camii bizim dünyamızda farklı bir öneme sahipti. Çünkü caminin yerinde mescit bile yok ve burada maalesef cami yapımına müsaade yok ve adeta kümes gibi bir yerde gazeteler üzerinde müminler namazlarını eda etmeye çalışıyorlardı. O günlerden bugünlere, 40’lı, 50’li yıllardan bugünlere kimler geldi kimler geçti. İstanbul’umuzun en güzel yerlerinden biri olan Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı’nın kesişim noktasında yer alan camimizin içinden cemaati, minarelerinden ezanı, kubbesinden Kur’an nidaları inşallah kıyamete kadar eksik olmayacaktır.” diye konuştu.
Mimarisiyle tarihi Beyoğlu’na uyumu yanında, mühendislik yöntemiyle de ülkede ve dünyada sayılı projeler arasında yer alan caminin İstanbul’un sembolleri arasındaki seçkin yerini şimdiden aldığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“İbadet mekanlarının yanı sıra dijital kütüphanesi, kitap okuma, dinlenme ve sergi alanlarıyla Taksim Camii, İstanbul’un en önemli kültür sanat merkezlerinden biri olacaktır. Üzerine oturduğu 2,5 dönümlük arsa üzerinde 33 metreyi bulan kubbe yüksekliğine, 65 metreye yakın minare uzunluğuna sahip, açık ve kapalı alanlarında 4 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği camimizin inşasında kullanılan her malzeme titizlikle seçilmiştir. Mihrap, minber ve kürsü ise bizzat caminin banisi Altan Elmas tarafından tasarlanmıştır. Taksim Camii’ni bir süre önce yeniden ibadete açtığımız Ayasofya Cami-i Kebir’e verilen bir selam, yarın ulaşacağımız İstanbul’un fethinin 568. yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum. Bu vesileyle Şehri İstanbul’u medeniyet mirasımıza katan Fatih Sultan Mehmet Han’ı da burada bir kez daha hürmetle yad ediyorum. Asırlardır davalarına hayat vermek için kendi canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizin her birine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.”
“Neler çekti burası, neler…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taksim Camii, yaklaşık 1,5 asırlık bir mücadelenin ardından İstanbul’umuza kazandırılmıştır. Bu meydanda bir camii inşaatı fikri tarihimize 93 Harbi diye geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi yıllarına kadar uzanır. Ülkemizin Kurtuluş Savaşı yıllarında da bu fikir, milletimiz istiklal ve istikbal azminin bir sembolü olarak yeniden gündeme gelmiştir.” diye konuştu.
Bölgedeki pek çok kiliseye karşılık sadece Ağa Camii’nin Taksim’e selam verdiğini gören Nazım Hikmet’in bu tabloyu dizelere, “Havsalam almıyordu bu hazin hali önce / Ah, ey zavallı cami seni böyle görünce / Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım / Allah’ımın ismini daha çok candan andım.” şeklinde döktüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nazım’ı bile hüzünlendiren bu tabloya rağmen Taksim’de özlenen caminin yapılması bir yana, tek parti döneminde Ayasofya ve Bezm-i Alem camileri müzeye çevrilerek milletimizin kalbinde yeni yaralar açılmıştır. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Taksim Camii arayışları yeniden hız kazanmıştır. Bunun için kurulan bir dernek vasıtasıyla gösterilen gayretlere rağmen somut adım atılamadan 27 Mayıs darbesi gerçekleşmiştir. Darbenin ardından 1965 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Taksim Camii’nin inşası için gereken arsanın Vakıflar Müdürlüğüne devrini sağlamıştır ancak bu tahsis CHP’li belediyenin kararı mahkemeye götürmesiyle durdurulmuştur. Merhum Demirel’in 1979 yılında bu konuda alınmasını sağladığı Bakanlar Kurulu Kararı ise 12 Eylül darbecileri tarafından iptal edilmiştir. Neler çekti burası ya, neler…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Son dönemde Büyük Çamlıca Camii’nin tamamlanması ve Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasının ardından İstanbul’a kazandırdığımız bu üçüncü önemli manevi mirasın, asırlar boyunca şehrimizi bir kandil gibi ışıtacağına inanıyorum.”
Erdoğan, “Envaiçeşit hile ve desiseyle fitneyle yalanla tuzakla milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini bozamayanlar camilerimizi de hedef almıştır. FETÖ’nün ibadet ve hayır kisvesi altında sergilediği ihanetin benzerlerini farklı görünümler, sıfatlar, bahaneler altında tekrarlamaya çalışanlara asla geçit vermeyeceğiz. Taksim Camii önünden yankılanan sesin, ülkemiz üzerinde hesapları olan emperyalistleri, terör destekçilerini, insanlık düşmanlarını rahatsız ettiğinden şüpheniz olmasın. Milletimizin bin yıldır canı pahasına koruduğu, alın teriyle yükselttiği, gözünden bile sakındığı vatanını parçalamak, devletini zayıflatmak, uhuvvetini bozmak için uğraşanların sonu yine hüsran olacaktır.” diye konuştu.
Erdoğan, rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde Elmas ailesinin camiyi inşa niyetlerini dile getirdiğini, ancak şartlar uygun olmadığı için netice alınamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1991’e gelindiğinde İbrahim Arslan’ın başkanlığında kendisinin de aralarında yer aldığı 86 kişiyle Taksim Camisi Kültür ve Sanat Vakfı kurularak mücadelede yeni bir safhaya geçildiğini dile getirerek, ülkede önde gelen iş, fikir ve sanat insanlarından müteşekkil bu vakfın girişiminin de dönemin belediyesinin planda gereken değişiklikleri yapmamasıyla sonuçsuz kaldığını anlattı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildiğinde millete verdiği sözlerden birinin de bu caminin inşasını gerçekleştirmek olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ancak 28 Şubat süreci ve sonrasındaki gelişmeler sebebiyle bu sözümüzü o dönemde yerine getiremedik. Aynı amaçla Başbakan olarak 2013 yılında tekrar harekete geçtiğimizde ise karşımızda Gezi olaylarını bulduk. Gezi olayları, o teröristlerin karşımıza dikildiği an. Milletimizin 15 Temmuz şanlı dirilişinin ardından artık hiçbir gücün bu girişiminin önüne geçemeyeceği azim ve kararlılığıyla yeniden kolları sıvadık. Elmas ailesi bize gelerek caminin inşasına talip olduklarını tekrar söylediler. Biz de bunun üzerine gereken hazırlıkları suretle tamamlayarak 2017 Haziran’ında cami inşaatına başlanabilmesini temin ettik. İşte bugün de camimizi tekbirlerle salavatlarla dualarla ibadete açtık.”
“Müslümanların ibadet edebilecekleri bir yeri hazırlayacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tevbe Suresi’ni anımsatarak, “Son dönemde Büyük Çamlıca Camii’nin tamamlanması ve Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasının ardından İstanbul’a kazandırdığımız bu üçüncü önemli manevi mirasın, asırlar boyunca şehrimizi bir kandil gibi ışıtacağına inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
Hızla bir eserin daha yükseldiğini dile getiren Erdoğan, “O da Barbaros Bulvarı üzerinde Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’ni inşa ediyoruz. Onu da kısa zamanda bitireceğiz. Çünkü Barbaros oradan Beşiktaş’a indi. Şimdi de camiyi inşa ederek, orası da adeta bir mabetsiz beldedir, Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’ni orada yaparak inşallah orayı da mabetsiz olmaktan çıkartıp oradaki Müslümanların ibadet edebilecekleri bir yeri hazırlayacağız.” şeklinde konuştu.
“Beraberliğe, kardeşliğe her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, camilerin insanların cem yani kardeşliklerini pekiştirdikleri yerler olduğunu belirterek, dünyanın dört bir yanında acıların, zulümlerin, adaletsizliklerin ve sapkınlıkların kol gezdiği bir dönemde birliğe, beraberliğe, kardeşliğe her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Kardeşliği güçlendirmeye başlayacakları ilk yerin de tüm farklılıklardan sıyrılarak sadece kul olarak Rabb’in huzuruna varılan camiler olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Envaiçeşit hile ve desiseyle fitneyle yalanla tuzakla milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini bozamayanlar camilerimizi de hedef almıştır. FETÖ’nün ibadet ve hayır kisvesi altında sergilediği ihanetin benzerlerini farklı görünümler, sıfatlar, bahaneler altında tekrarlamaya çalışanlara asla geçit vermeyeceğiz. Milletimizin bin yıldır canı pahasına koruduğu, alın teriyle yükselttiği, gözünden bile sakındığı vatanını parçalamak, devletini zayıflatmak, uhuvvetini bozmak için uğraşanların sonu yine hüsran olacaktır. Şehadetleri dinin temeli olan ezanlarımızı susturmaya, şehitlerimizin emaneti olan bayrağımızı indirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.”
“Bize düşen hep doğruyu ve hakkı savunarak mazlumun yanında yer almak, zalime karşı koymaktır”
Erdoğan, Türkiye’nin sadece kendi sınırlarından ibaret, sadece kendi vatandaşlarıyla kain bir ülke olmadığının en büyük ispatının maruz kaldığı saldırılar olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Ülkemize adeta yeni bir istiklal mücadelesiyle karşı karşıya bırakan bu saldırıların hepsini de hamdolsun akamete uğratmayı başardık. İnşallah bundan sonra da aynı azimle kararlılıkla dirayetle yolumuza devam edeceğiz. Kuşkusuz bozguna uğrattığımız her kirli atağın yerini yenisi alacaktır. Unutmayın zalimle mazlumun, haklıyla haksızın, doğruyla yanlışın mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Bize düşen hep doğruyu ve hakkı savunarak mazlumun yanında yer almak, zalime karşı koymaktır. Şayet bunun için ülke ve millet olarak önümüze bir fatura konacak, onu da göze alıyoruz. Ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz emaneti, bizden sonraki nesillere boynumuz bükük, yüzümüz al ve ak şekilde teslim etmektense başımız dik, yüreğimiz ferah olarak yedi düvelle karşı karşıya gelmeyi tercih ederiz.”
Kur’an-ı Kerim’in “Üzülmeyin inanıyorsanız üstün olan muhakkak sizsiniz.” diye buyurduğu, İstiklal Marşı’nın “Korkma” diye başladığı bir milletin siyasi, sosyal, ekonomik hiçbir tehdide baş eğmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Şu anda buradan Taksim Camii önünden yankılanan sesin, ülkemiz üzerinde hesapları olan tüm emperyalistleri, terör destekçilerini, insanlık düşmanlarını rahatsız ettiğinden şüpheniz olmasın.” dedi.
“Milletimiz 150 yıllık hayaline bugün kavuşmuştur”
Erdoğan, Taksim Camisi’nin kendi vatandaşlarıyla birlikte tüm dost ve kardeşlerinin, tüm insanlığın umudu olan büyük ve güçlü Türkiye’nin doğuşunun işaret taşlarından biri olduğunu belirterek, “Unutmayın milletimiz 150 yıllık hayaline bugün kavuşmuştur. Ülkemiz istiklalimizin timsali yeni bir eser daha kazanmıştır. Bu uzun mücadele döneminde camimizin vücut bulması konusunda emeği geçen herkese şükranlarını sunuyorum.” diye konuştu.
Caminin inşasını üstlenen Elmas ailesini tebrik eden Erdoğan, namazlarıyla dualarıyla zikirleriyle ilmi çalışmalarıyla bu esere ihya ve imar edecek olanlardan Allah’ın razı olması, camide yapılacak duaların, edilecek ibadetlerin Hak katında kabul olması temennisinde bulundu.
Ali Erbaş’ın duasının ardından açılış kurdelesi kesildi
Erdoğan’ın konuşmasının ardından, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş tarafından dua okundu.
Daha sonra kurdele kesim törenine geçildi. Erdoğan, protokol üyelerinden kurdeleyi keserken kullandıkları makasları saklamalarını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ya Allah Bismillah” demesinin ardından açılış kurdelesi kesildi.
Törene, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalo Hmidti, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, AK Parti Genel Başkanvekilleri Numan Kurtulmuş ve Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili Tevfik Göksu, İstanbul İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Nuh Köroğlu, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız ve bazı AK Parti milletvekilleri de katıldı.
Yorumlar