ÇinDünyaGündemKöşe Yazıları

Almanya Başbakanı Scholz’un Pekin ziyareti Çin – Avrupa ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatabilir mi?

0

Almanya Başbakanı Olaf Scholz başta iki ülke arasındaki ticari ilişkiler olmak üzere ikili ve bölgesel konuları görüşmek üzere Çin’in başkenti Pekin’e gitti. Sabah, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Büyük Halk Salonu’nda bir araya gelen Scholz, öğleden sonra Başbakan Li Keqiang ile görüştü.

Bu Scholz’un göreve başlamasından bu yana Çin’e yaptığı ilk ziyaret olurken, aynı zamanda Scholz, Çin Komünist Partisi’nin 20. Ulusal Kongresi ve Kovid-19 salgınının ardından Çin’i ziyaret eden ilk Avrupalı lider oldu. Bu anlamda zamanın mevcut arka planı ve karmaşık uluslararası ortam, Scholz’un Çin ziyaretini “özel” kılıyor.

Scholz’un kısa ama önemli olan ziyaretinin, yalnızca Çin-Almanya ilişkilerine değil, aynı zamanda genel Çin-Avrupa ilişkilerine de yeni bir ivme kazandıracağına ve diğer Avrupa ülkelerinin Çin politikalarını dengelemeleri için bir örnek teşkil edeceğine inanılıyor.

Uzmanlara göre, “Scholz’un Pekin ziyareti, ABD’nin Çin ile işbirliğine güçlü ve kapsamlı bir şekilde karşı çıktığı ve yaptırımlar hazırladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Bu gezi, aslında Washington’un yalnızca Berlin ile değil, tüm dünya ile ilişkilerindeki bölünmeyi gösteriyor.

Scholz görüşme öncesinde Çin Devlet Başkanıyla; Çin ve Avrupa ilişkileri yanı sıra, iklim değişikliğiyle mücadele, küresel açlık ve Berlin ile Pekin arasındaki ekonomik ilişkileri nasıl geliştirebilecekleri konularını ele alacaklarını belirtmişti. Scholz’a bazı önemli Alman iş insanlarının eşlik ediyor olması bu bir günlük ziyarette ekonomik ilişkilerin özellikle ön plana çıkacağının da göstergesiydi.

Görüşme öncesi Scholz’un kaleme aldığı makalede neler vurgulanıyor?

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ABD merkezli Politico dergisi ve Almanya merkezli Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi için Çin ziyareti öncesinde makale kaleme aldı. Çin’de iktidardaki Komünist Parti’nin (ÇKP) 16 Ekim’de başlayan ve 22 Ekim’de sona eren 20. Ulusal Kongresi hakkında konuşan Scholz, “Yeni biten Komünist Parti Kongresi’nin sonucu açık: Marksizm-Leninizm, önceki kongrelere göre daha fazla yer alıyor. Çin değişirse, Çin ile ilişkilerimizi ele alma biçimimiz de değişmeli” dedi.

Yayınlanan makalede, mevcut küresel ortamda ‘doğrudan iletişimin önemine vurgu yaparak’ Pekin’e seyahat edeceğini belirten Scholz, “Çok kutuplu bir dünyada yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor ve hepsiyle ortaklıklar kurmayı ve ortaklıkları genişletmeyi hedefliyoruz” diyerek değişen koşullarda bile Çin’in, Almanya ve Avrupa için önemli bir iş ve ticaret ortağı olmaya devam ettiğini belirtti.

Scholz’un makalede, “Çin’e karşı tavır değişikliğinin gerekli” olduğunu belirtmesi sadece Çin-Almanya ilişkilerine değil, aynı zamanda genel Çin-Avrupa ilişkilerine de yeni bir ivme kazandıracağına ve diğer Avrupa ülkelerinin Çin politikalarını dengelemeleri için bir örnek teşkil edebilir.

Soğuk Savaş sonrasında bölünen ülkelerin, bugün yeni bloklar oluştuğuyla ilgilenmediğini ifade eden Scholz, “Çin için elbette bunun anlamı büyük. Yaklaşık 1.4 milyar nüfusa sahip olan Çin böyle bir ekonomik güçle tarih boyunca uzun dönemler olduğu gibi gelecekte de dünya sahnesinde önemli bir rol oynayacaktır.” açıklamasında bulundu.

Avrupa’nın Çin’e yaklaşımına dair de değerlendirmelerde bulunan Scholz, “Almanya’nın Çin politikası ancak Avrupa’nın Çin politikasına dahil edildiğinde başarılı olabilir. Bu yüzden de ziyaretim öncesinde, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dahil birçok Avrupalı ve transatlantik dostlarımızla ilişki içindeydik” dedi.

Çin’de Ülkeyi yöneten Çin Komünist Partisinin yayın organı “Global Times”ta 25 Ekim’de yayımlanan baş yazıda da, Scholz’un ziyaretinin, Almanya’nın Çin ile daha yakın diplomatik ve ekonomik ilişkiler kurma istediğinin göstergesi olduğu vurgulandı.

Görüşmede Çin Devlet Baskanı Şi neleri vurguladı?

Görüşmede Şi, Scholz’un göreve geldikten sonraki ilk Çin ziyaretinin, iki ülke arasında anlayış ve güveni geliştireceğini, farklı alanlarda iş birliğini derinleştireceğini ve karşılıklı bağların ilerletilmesi için önemli bir fırsat sunduğunu vurguladı.

Çin Devlet Başkanı Xi, bu yılın Çin-Almanya diplomatik ilişkilerinin 50. yıl dönümü olduğunu vurgulayarak, “Beş on yıllık yolculuğun iki tarafın birbirine saygı duyma, farklılıkları ayırırken ortak zemin arama, değiş tokuşları ve karşılıklı öğrenmeyi sürdürme ilkelerini takip ettiği sürece karşılıklı yarar sağlayan iş birliğini sürdürdüğünü gösterdiğini söyledi. İkili ilişkiler genel olarak doğru yönde ilerlemeye ve istikrarlı ilerleme kaydetmeye devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

Şi, Çin’in Avrupa’yı her zaman kapsamlı bir stratejik ortak olarak gördüğünü ve AB’nin stratejik özerkliğini desteklediğini belirterek,Avrupa’ya istikrar ve refah dilediğini söyledi. Şi’nin bu söylemi, Avrupa ülkelerinin, yoğun stratejik rekabeti teşvik eden Washington’ı sorgulamadan desteklemek yerine kendi ekonomik çıkarlarını, halklarının refahını ve genel stratejilerini ortaya koymaları için bir destek sunuyor.

Görüşmede Almanya Başbakanı Olaf Scholz neleri vurguladı?

İkili ilişkilerin, küresel sorunların ve ekonomik işbirliklerinin görüşüldüğü toplantıda Almanya Başbakanı Olaf Scholz, “değişim ve kargaşa” dönemlerinde iki ülke arasındaki iş birliğinin artırılması gerektiğini vurguladı.

Görüşme öncesi Çin politikasını değiştireceğini açıklayan Scholz, Çin Devlet Başkanı Şi ile olan görüşmesinde ekonomik küreselleşmeyi desteklediklerini ve Çin’den ‘kopmaya’ karşı olduklarını dile getirerek, ekonomi, ticaret ve yatırım alanlarındaki işbirliği derinleştirmeyi arzuladıklarını ifade etti.

Scholz, “Yükselen ülkelerin rolünün ve etkisinin ciddiye alınabileceği çok kutuplu bir dünyaya ihtiyaç var. Almanya, politikacıların sorumlu tutulması gereken blok çatışmasına karşı çıkıyor. Almanya, Avrupa-Çin ilişkilerini ilerletmede rolünü oynayacak.” dedi.

Ziyaretin ekonomik boyutu

Üretimde uzun zamandır lider olan Almanya ve üretim açısından önemli bir üretim merkezi olan Çin, küresel olarak en önemli ekonomik ve ticari ilişkilerde el ele verirken, ziyaret, ekonomik küreselleşmede neyin dönüm noktası olabileceğine dair ipuçları da sunuyor.

Scholz’un, otomobil üreticileri Mercedes-Benz ve Volkswagen, kimya devi BASF, Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech’in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin ve Alman bankası Deutsche Bank CEO’su Christian Sewing’in de aralarında bulunduğu üst düzey bir iş heyetiyle yaptığı ziyaretin, Çin-Almanya ticari iş birliğinin derinleşeceğinin bir göstergesiydi.

Görüşme sonrası yapılan açıklamalara göre, Deutsche Bank, Çin bankalararası piyasasında Panda tahvilleri ihraç etmeyi planlıyor ve ihracı için ülkenin merkez bankası olan Çin Halk Bankası’na (PBC) başvurdu. PBC’nin bu hareketi memnuniyetle karşıladığı ve başvuruyu yakında resmi olarak kabul edeceği açıklandı. Panda tahvilleri, Çin anakarasında yabancı ihraççılar tarafından satılan yuan cinsinden borcu ifade ediyor.

Deutsche Bank Çin Genel Müdürü Zhu Tong, planın Deutsche Bank’ın Çin’in sermaye piyasası ve yuan beklentilerine olan güveninin yanı sıra Çin’e bağlı kalma sözüne tam olarak işaret ettiğini söyledi.

Diğer bir ticari iş birliği ise havayolu taşımacılığında gerçekleşti. Çin Devlet uçak satın alma ajansı China Aviation Supplies Holding’in, Scholz’un Çin ziyareti sırasında yaklaşık 17 milyar dolarlık 140 Airbus uçağı için sipariş imzalandığını açıkladığı bildirildi. Temmuz ayında yapılan en son anlaşmada, üç büyük Çinli havayolu şirketi 292 Airbus jeti satın alma sözü vermişti.

Bir diğer anlaşma ise görüşmenin ana konularından birisi olan Kovid-19 salgınına karşı birlikte mücadeleye devam etme sözünün ardından geldi. Almanya Başkanı Olaf Scholz, Pekin ziyaretinde Çinli mevkidaşı Li Kıçiang ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, iki ülkenin korona virüsüyle mücadelede daha yakın iş birliği yapma konusunda mutabakata vardığını belirtti. Böylece Çin, Biotech ve Pfizer şirketlerinin birlikte geliştirdiği korona virüsü (Covid-19) aşısının, Çin’de yaşayan Almanlar için kullanılmasına onay verdi.

Scholz’un Pekin ziyareti öncesinde ise, 27 Kasım’da Almanya’da Bakanlar Kurulu, Hamburg’daki en büyük limanın hisselerinin yüzde 24,9’luk bölümünün Çin merkezli nakliye şirketi Cosco’ya satışını onaylamıştı.

Çin – Almanya ticari ilişkileri

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve iki Almanya’nın birleşmesinden bu yana Alman liderler, Çin’i ekonomik iş birliği için büyük potansiyel olarak görüyor.

Çin, 2016 yılında Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olurken, çoğu zaman kalabalık sanayi ve ticaret heyetlerinin katıldığı ziyaretler sonucunda, iki ülke arasında ticaret hacmi 2021’de 238 milyar doları aştı.

Çin Ulusal İstatistik Bürosunun verilerine göre, Almanya’nın Çin’de ihracatı, 2022’nin ilk 9 ayında tüm AB ülkelerinin yüzde 39’unu oluşturdu.

Alman Dış Ticaret Odası (AHK) verilerine göre ise, Çin’de yaklaşık 5000 Alman şirketi faaliyet gösteriyor. Öte yandan Almanya’da 1,1 milyon istihdam, Çin ile ticarete bağlı. Dahası Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin yüzde 46’sının Çin’den geldiği belirtiliyor.

Görüşmenin sonucu

Aslında Çin ile Almanya ve Çin ile Avrupa arasındaki üst düzey ziyaret alışverişi normale dönüyor. Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, görev süresi boyunca Çin’i 12 kez ziyaret etti.

Çin, Avrupa’yı her zaman kapsamlı bir stratejik ortak olarak görüyor. AB’nin stratejik özerkliğini destekliyor ve Avrupa’nın istikrarlı olmasını umuyor. Scholz’un bu ziyareti de Avrupa’nın stratejik özerlik arayışının bir parçası olarak görülüyor. Şi’nin “Her iki taraf da stratejik bir yükseklikten ikili ilişkilerin genel yönüne bağlı kalmalı. İkili ilişkilerin uzun vadeli ve istikrarlı büyümesi için koşullar yaratılmalı ve fikirlilikle pratik işbirliğini ilerletmelidir. Kendi kendine empoze edilen kısıtlamalar veya gerçekçi olmayan beklentiler olmamalıdır” sözü, Xi’nin Çin-Almanya ilişkilerinden beklediği de bu ve diğer Avrupa ülkeleri için de referans olabilir.

Mevcut küresel değişim ve kaosla başa çıkmak, dünya barışını ve kalkınmasını teşvik etmek için; ikili ilişkilerde tanımların “rakip” olarak değil “ortaklık” olarak belirlenmesine örnek teşkil eden görüşmede Çin ve Almanya’nın birçok ortak görüş dile getirdikleri açık. Her ikisi de karşılıklı anlayış ve güveni artırmayı, ekonomik küreselleşmeye bağlı kalmayı, pratik işbirliğini teşvik etmeyi, diyalog ve istişareye bağlı kalmayı, blok çatışmasına karşı çıkmayı ve uluslararası ilişkilerde koordinasyon ve işbirliğini artırmayı vurguladılar.

Çin ve Almanya’nın Asya ve Avrupa’da etkili güçler olması, mutabakatın yalnızca her iki tarafın temel çıkarlarını karşılamakla kalmayacağını, aynı zamanda küresel ekonominin ve güvenliğin istikrarı için de önemli olduğu aşikar.

 

Rhythm of the Dance, İstanbul’da sanatseverlerle buluştu

Önceki Haber

Madencilere “sanal gerçeklik gözlüğü”yle iş güvenliği eğitimi

Sonraki Haber

Şunlar da İlginizi Çekebilir

Yorumlar

Yorum Gönder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Daha Fazla Çin