Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) tarafından düzenlenen “İhtisas Akademi” programında konuşan AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, 2022’nin, zorlukların yanı sıra Türkiye için aynı zamanda iftihar vesilesi olarak görülebilecek bir yıl olduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, Türkiye’nin kendi alanında dünyanın en iddialı hava araçlarından Kızılelma’nın dünyanın ufuklarında görünür hale gelmesi, yerli otomobil Togg’un üretim bandından çıkarılıp milletle buluşturulması, Yusufeli Barajı’nın hizmete açılması gibi eser ve hizmetlerin yapıldığı bir yılı geride bıraktığını hatırlattı.
Türkiye’nin milli savunma sanayisindeki başarılarının arkasında yatan, geçmiş yıllardan taşınan hedefler ve rüyalar olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin kendi teknolojisini üretmesi, Türkiye’nin dışa bağımlı olmadan ayakları üzerinde durması sadece bir slogan değil, hepimiz için bir büyük hedef, bir büyük amaçtı. Bazıları buna hiç inanmadı. Hiç bu anlamda bu istikamette destekçisi olmadılar. Türkiye’nin bazı vesayet odakları, iç ve dış vesayet odaklarının temsilcileri Türkiye’nin sanayileşme hamlesini hep engellediler. 1950’lerden bu yana rahmetli Menderes’ten, Özal’dan, Erbakan’dan bu yana sanayi alanında atılan her adıma engel olmaya çalıştılar. Sanayi ürünlerinin piyasaya çıkmasının önünde engel oldular. Vecihi Hürkuş’un 1930’larda, Nuri Demirağ’ın 1940’larda gerçekleştirdiği, Türk havacılığındaki büyük devrimler ne yazık ki Türkiye’nin vesayet odaklarının oyunlarıyla bir türlü ilerletilmedi. Bugün Allah’a çok şükür o günkü hedeflere sahip olmamızın o günkü rüyalara sahip olmamızın sonucu olarak bugün dünyada en önemli milli savunma araçlarından birisi olan insansız hava uçağına sahip bir ülke haline geldik.”
“Terör örgütlerinin her birisinin ipi birilerinin elinde”
“Vekalet savaşları” denilen, terör örgütleri vasıtasıyla bölge ülkelerinin yeniden dizayn edilmesi ve bölgede istikrarsızlıkların artırılması anlamına gelen politikalar uygulayan ülkeler olduğundan söz eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Rusya-Ukrayna arasındaki savaş fiilen bir yılı doldurmuş vaziyettedir. Bu savaş sadece iki ülke arasında savaş değil, Rusya’yla Amerika Birleşik Devletleri ve Batı arasında bir savaştır. Aynı şekilde Ege’de Yunanlıların kışkırtılarak Türkiye’ye karşı birtakım tavırlar içine sokulması da tesadüfi değildir. Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri üzerinden ortaya çıkan yüksek gerilim, o da tesadüfi değildir. Bu coğrafyaya yerleştirilen terör örgütlerinin her birisinin ipi birilerinin elindedir. Afrika’da inanın yarım bardak suyu olmayan, yarım lokma ekmeği olmayan, on binlerce dolarlık silahlı terör örgütlerini kimler destekliyor? Niye destekliyor? Hem de örneğin Boko Haram gibi bir örgüt. Biliyorsunuz adı ‘Boko Haram’, ‘Eğitim haram’ demek. İlk emri ‘Yaradan Rabb’inin adıyla oku’ olan bir dinin müntesiplerine, ‘Sizin için eğitim haram’ diyerek bir örgüt kurduruyorlar. Akla ziyan ve bizim inancımıza aykırı bir durumdur. Bütün bunları yapanlar terör örgütleri üzerinden dünyayı dizayn etmeye çalışıyorlar.”
“Önümüzdeki dönem, dünyada Türkiye Yüzyılı olarak anılacak”
Gelecek dönemde her ülkede çeşitli mücadeleler olacağını söyleyen Kurtulmuş, bu mücadelelerin fikri ve siyasi anlamda üç ana fay hattı üzerinde devam edeceğini öngördüğünü dile getirdi.
Bu üç temel mücadele başlığına dikkati çeken Kurtulmuş, bunlardan birinin demokrasiyle otokrasi arasında olacağını, ikincisinin hak ve özgürlükler ile insan haklarından yana olanlarla baskı ve zulümden yana olanlar arasında yaşanacağını, üçüncü mücadelenin ise kapsayıcı, kuşatıcı, insanlık adına en üst sözü söyleyen, en kapsayıcı çevreyi, atmosferi oluşturanlarla, daraltan, ötekileştirenler arasında görüleceğini vurguladı.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Örnek olsun diye söylüyorum. Yabancı düşmanlığı üzerinden, göçmen düşmanlığı üzerinden, İslamofobia üzerinden, Avrupa’nın çok demokrat zannettiğimiz ülkelerinde bile siyaset alanının ne kadar daraldığını, aşırı sağcı, ırkçı, hatta faşist siyasi hareketlerin nasıl Avrupa siyasetinin ana akımını zehirlemeye başladığını hep beraber görüyorsunuz. İşte bu çerçevede bizim yolumuz demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden, bizim yolumuz kapsayıcı ve kuşatıcı olmaktan geçiyor. Bu milletin içinde, insanlarımız içinde hangi farklılıklar varsa onların hepsini kuşatarak, etnik, mezhebi ve meşrebi farklılıkları bir tarafa bırakarak, bunları zenginlik olarak telakki edip milletimizi ve özellikle milletimizi yarınlara taşıyacak genç nesilleri ortak hedefler etrafında bütünleştireceğiz. Türkiye Yüzyılı bu hedefin rumuz adreslerinden birisidir. Yeniden güçlü bir Türkiye ideali üstünde yükselmiş, ekonomide, siyasette, dış politikada, ticarette, sanatta, edebiyatta, milli savunmada, her alanda güçlü olan, içeride demokrasisini daha da güçlendirmiş, birlik ve beraberliğini çok daha fazla güçlendirmiş bir Türkiye… Böylece içerideki vesayet odaklarıyla mücadelede geçtiğimiz on yıllar boyunca mücadelede başarılı olan Türkiye, artık dışarıda küresel vesayet odaklarıyla mücadele edecek ve küresel vesayet odaklarını da Allah’ın izniyle milletin desteğiyle sizlerin çizdiğiniz o geniş ufuklar yenmeyi başaracak ve 21. yüzyılın kalan bölümünden başlamak üzere 2023’ten başlamak üzere önümüzdeki dönem, dünyada ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak anılacaktır.”
Yorumlar