Aran, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında bankacılık sektörü ve İş Bankası’nın 2021 yılı değerlendirmesini ve 2022 yılına ilişkin öngörülerini paylaştı.
Dünya ekonomisinin, salgının ikinci yılında aşılamaların salgının etkisini hafifletmesi ve alınan ekonomik önlemlerin süregelen desteğiyle hızlı toparlanma kaydettiğin belirten Aran, IMF verilerine göre 2020’de yüzde 3,1 küçülen dünya ekonomisinin, 2021 yılını yüzde 5,9’luk bir büyümeyle tamamlamasının ve 2022 yılında da büyüme eğilimini büyük ölçüde sürdürmesinin beklendiğini söyledi.
Aran, bu hızlı toparlanmanın bir sonucu olarak ciddi boyutlara ulaşan arz kısıtları ve iklim değişikliği kaynaklı gelişmelerin de etkisiyle hızlı artan gıda ve enerji fiyatlarının enflasyonist baskıların küresel ölçekte endişe verici boyutlara ulaşmasına neden olduğunu belirtti.
Üretici fiyatlarındaki yıllık artış oranlarının birçok ülkede çift haneli seviyelere ulaştığının altını çizen Aran, tüketici fiyatları enflasyonunun da ABD ve Almanya gibi önde gelen ekonomilerde 90’lı yıllardan bu yana görülen en yüksek seviyelere çıktığını hatırlattı. Bu nedenle, enflasyon beklentilerinin dünya genelinde başarıyla yönetilmesinin gelecek dönem için kilit önem arz etiğini vurgulayan Aran, “2022 yılında küresel ekonomik görünümün; pandemiye bağlı gelişmelerin yanı sıra büyük ölçüde arz yönlü kısıtların nasıl seyredeceğine ve enflasyonist baskıların ne ölçüde kalıcı nitelik taşıyacağına bağlı olacağını düşünüyorum. Ayrıca, iklim değişikliği kaynaklı risklerin ve bu risklere karşı alınacak önlemlerin de küresel ekonomi ajandasında üst sırada yer almaya devam edeceği kanaatindeyim.” diye konuştu.
“2021 yılını yüzde 10 civarında bir büyüme ile tamamlayabiliriz”
Hakan Aran, Türkiye ekonomisinin 2021’in ilk dokuz ayında tüketim harcamalarının ve ihracatın güçlü katkısıyla yüksek büyüme sergilediğini belirtti.
Yılın son çeyreğine ilişkin öncü göstergelerin iktisadi faaliyetin büyük ölçüde gücünü koruduğunu gösterdiğini söyleyen Aran, “Türkiye ekonomisinin 2021 yılını yüzde 10 civarında bir büyüme ile tamamlayabileceğini tahmin ediyoruz. Bununla birlikte, 2021 yılındaki yüksek büyüme performansında pandemi kaynaklı düşük bazın da etkili olduğunu dikkate aldığımızda, 2022 yılında büyümenin devam etmesini ancak aleyhte işleyecek baz etkisine de bağlı olarak ivme kaybetmesini bekliyoruz.” dedi.
Aran, olumlu büyüme ve ihracat performansına, ihtiyatlı maliye politikası duruşunun korunmasına ve salgın kaynaklı endişelerin büyük ölçüde kontrol altında tutulabilmesine rağmen 2021 yılının Türkiye ekonomisi için risklerin arttığı bir yıl olduğunu söyledi.
Enflasyonla mücadele açısından gerek küresel gerekse yurt içi koşulların daha zorlayıcı bir hale geldiğine dikkati çeken Aran, “Fed’in beklenenden daha erken faiz artırımına gidebileceği yönündeki beklentiler, yükselen küresel emtia fiyatları, yurt içinde güçlü seyreden iç talep ve Türk lirasındaki değer kaybı enflasyonist baskıların artmasına neden oldu.” ifadelerini kullandı.
“Enflasyon hastalık, faiz bu hastalığa eşlik eden ateş”
İş Bankası Genel Müdürü Aran, şu anda halen en büyük kırılganlığın enflasyon ve enflasyon beklentileri olduğunu belirtti.
Enflasyonu bir hastalık faizi ise bu hastalığa eşlik eden ateş olarak nitelendiren Aran, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Siz ateş düşürücüyle bir kişiyi o sırada iyi hissettirebilirsiniz, ama ateş tekrar yükseldiği zaman bu bir sorun olduğu anlamına gelir. Enflasyonu çözmeden bizim herhangi bir şekilde bir yatırımcıyı, bir fon sağlayıcıyı, mevduat müşterisini ikna etmemiz mümkün değil. Bu süreci; sabırla, kararlılıkla, yan yollara sapmadan, açık ve net bir iletişim kurarak yürütmeliyiz. İcraatımızla bu konuda sonuç aldığımızı göstermemiz, sonuç alacağımıza inandırmamız lazım.
Ekonomi politikalarına dair güvenin kalıcı olarak tesis edilmesi; gerek yurt içi finansal piyasaların seyri gerekse enflasyon açısından kritik önem taşıyor. Faaliyet gösterdiğimiz ekosistemdeki tüm değişikliklere ve belirsizliklere rağmen; güçlü bir mali bünyeye sahip olan, teknoloji kullanımında öncü rol oynayan, uluslararası standartlarla uyumlu ve etkin risk yönetim anlayışına sahip olan bankacılık sektörümüzün kapsayıcı ve değer yaratan bir yaklaşımla 2022 yılında da ülkemiz ekonomisini desteklemeye devam edeceğine inanıyorum.”
“Alınan kararlar fırsat penceresi açtı”
Hakan Aran, 20 Aralık’ta açıklanan ekonomik kararlarla birlikte, kurdaki yükselişten istifade edebilmek için TL mevduattan dövize geçmenin gerekli olmadığı, dövizdeki kazanımın TL’de durarak da sağlanabileceği yeni bir imkan sunulduğunu hatırlattı.
Söz konusu kararların açıklanmasının ardından dövizden TL’ye geçisin başlamasıyla beraber kurlardaki yükselişin durması, Türk lirasındaki kayıpların bir kısmının telafi edilmesinin önemli bir kazanım olduğunu vurgulayan Aran, “Bu sayede nefes aldık. Bu gelişmenin, arzu edilen dönüşüm yönünde gerekli adımların atılabilmesi ve normalleşmenin sağlanması için önemli bir fırsat penceresi açtığını, bunu iyi bir şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.” dedi.
Aran, kur korumalı TL vadeli mevduat ürününün, öncelikle TL mevduata yönelimin yeniden sağlanması bakımından önem taşıdığını söyledi.
Bununla beraber, müşterilerin ikna olmaları halinde bankacılık sektöründe kronik bir mesele olan kısa vadeli mevduat tercihinin de kısmen değişmesi ve daha uzun vadenin tercih edilmesinin söz konusu olabileceğini vurgulayan Aran, şunları kaydetti:
“Bu noktada bankacılık sektörü olarak üzerimize düşen görev; sistemi iyi bir şekilde kurgulayarak müşterilerimize açık ve net olarak anlatmak. Ayrıca, bu süreçte müşterilerimizin enflasyonun üzerinde getiri elde etmesini sağlayacak TL cinsi yatırım araçlarını çeşitlendirmemiz ve bunları müşterilerimizin kullanımına sunmamız gerekiyor. Bu konuda başarıya ulaşmak için piyasanın ikna olmasının, inanmasının çok önemli ve etkili olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz ekonomisinde istikrarın tesis edilmesi, ekonominin iyiye gitmesi kuşkusuz hepimizin ortak menfaatinedir. Tüm kaynaklarımızı, geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da ülke ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla kullanmaya devam edeceğiz.”
“Öncelikli olarak ihracatı, üretimi, turizmi, tarımı ve girişimcileri desteklemeye devam edeceğiz”
İş Bankası Genel Müdürü Aran, ülke ekonomisinde güven tesisinin daha da önem kazandığı bir dönemde, reel sektör başta olmak üzere tüm kesimlere finansman desteği sağlamaya devam edeceklerini belirtti.
Banka kaynaklarını özellikle istihdam ve katma değer yaratan sektörlere tahsis etmeye özen gösterdiklerini anlatan Aran, “Öncelikli olarak ihracatı, üretimi, turizmi, tarımı ve girişimcileri desteklemeye devam edeceğiz. Ekonomik ve teknolojik koşullar neyi mümkün kılıyorsa, bunları girişimcilerin kullanımına sunmaya devam edeceğiz. Çünkü girişimcileri destekleyerek esasında ülke ekonomisinin büyümesini desteklemiş oluyoruz. Geleneksel bir alana kıyasla girişimciliğe ayrılan sermayenin büyümeye katkısı yaklaşık 10 kat daha fazla. Biz de ülkemizin iktisadi kalkınmasında finansör olarak rol oynamanın yanında girişim hızlandırma programlarından fon sağlamaya, kadın girişimcilerden tarımda girişimciliğe kadar ekosistemin tüm kesimlerine dokunuyoruz.” diye konuştu.
Aran, Silikon Vadisi ve Çin’deki inovasyon merkezlerinde yapılan çalışmaların teknoloji ihraç eden ülke olma hedefine yaklaştıracak önemli bir iş birliği ağının örülmesini sağladığını söyledi.
Gelecek dönemde de ödeme sistemleri alanında lider olma hedefi doğrultusunda yol almaya devam edeceklerini aktaran Aran, “Bankacılık sektöründe pandeminin etkisiyle daha da hızlanan dijital dönüşümle beraber İş Bankası’nın dijital müşteri sayısı 10 milyonu aşarken, şube dışı kanallardan gerçekleştirilen işlemlerin toplam işlemler içerisindeki payı yüzde 96 seviyesinde gerçekleşti. Islak imzaların atılmayacağı, tüm iş ve finans döngülerinin dijital platformlar üzerinde gerçekleşeceği görünmez bankacılığa örnek olacak ürün ve hizmetleri müşterilerimizle buluşturmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Tarım İhtisas şubemizin açılışını 2022 yılı içinde yapacağız
Hakan Aran, tarımın, hem beslenme ihtiyacını hem de tekstilden kimyaya, gıdadan akaryakıta pek çok sanayi kuruluşunun ham madde ihtiyaçlarını karşılayan, dış ticarette önemli bir hacim oluşturan, istihdamda da yüzde 18’e yakın paya sahip olması açısından kritik bir sektör olduğunu söyledi.
İklim şartlarını, tarımsal emtia üretimindeki ve fiyatlarındaki gelişmeleri de bu tabloya eklediklerinde 2022 yılında da tarımın odak olmaya devam edeceğini belirten Aran, “Tarımı desteklemek’ dediğimizde, sadece tarım üretiminin finansmanını anlamıyoruz; tarlaya tohum atan üreticiden, cep telefonunda kullanılacak tarımla ilgili bir uygulama üreten girişimcinin yatırım almasına kadar uzanan oldukça geniş bir ekosistemin tamamını desteklemeyi anlıyor ve bunu öncelikli bir görev olarak görüyoruz. Yakın zamanda hayata geçirdiğimiz girişimcilik şubesinin ardından üretici ile tüketicinin buluştuğu, çok özel tasarımı ve kurgusu olan Tarım İhtisas şubemizin açılışını 2022 yılı içinde yapacağız.” dedi.
“Sürdürülebilirlik, 2022’de gündemimizden düşmeyecek bir konu olacak”
İş Bankası Genel Müdürü Aran, birçok sektör için olduğu gibi bankacılık için de sürdürülebilirliğin 2022 yılı boyunca gündemden düşmeyecek bir konu olacağını söyledi.
2021 yılında Türkiye’de yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerinin sürdürülebilirlik konusunun aslında ne kadar hayati bir konu olduğunu, küresel ısınma ve iklim değişikliği denildiğinde bunun insana nasıl dokunabildiğini çok acı bir şekilde gösterdiğini anlatan Aran, “Sürdürülebilirliği’ kurumsal sosyal sorumluluk veya bir iş sürekliliği yaklaşımının çok ötesinde ekonomik, çevresel, sosyal ve yönetimsel konuların bütünsel bir yaklaşımla ele alındığı iş modeli olarak görüyoruz. Gezegenimizdeki yaşamın devam etmesi ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmemiz, bizden sonraki nesillere, dünyaya, ülkemize karşı en temel borcumuz. İnsan olmanın getirdiği bir borç… Herhangi bir finansal hesapla, maliyetle yönetilmeyecek kadar hassas, odağında canlı olan, hayat olan bir konu…” diyerek sözlerini tamamladı.
Yorumlar