İstatistikler bütün hikâyeyi anlatmasa da merkezi hükümetin, Çin’in yoksulluğu azaltma ve Çin’i kapsamlı olarak kalkındırması amacıyla hayati olan eşitsizliği azaltmak için çalıştığını ortaya koyuyor.
Eşit derecede önemli olan sağlık hizmetlerine ulaşabilmek. Sağlık hizmetlerine ulaşımın zayıf olması hayatları mahvedebilir ve pahalı sağlık hizmetleri iflas edebilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Çin’in 2009 tarihli sağlık reformunu inceleyen 2016 tarihli raporu, Çin’in sağlık altyapısını genişlettiğini ve temel sağlık hizmetlerine eşit ulaşabilmeyi teşvik etmeye devam ettiğini belirledi. Yine de Çin neredeyse herkesi kapsayan bir temel sağlık sistemi kurmuş olsa da daha yapılması gereken çok şey var. Sağlıklı Çin 2030 planı sağlık endüstrisini geliştirerek ve sağlık hizmetleri için bireylerin ödediği maliyeti azaltarak sağlık standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor. Çin sağlık sistemini iyileştirmek ve sağlık maliyetlerini düşürmek için bu yıl ilaç fiyatlarını azaltmak için toptan alımlar yaptı.
Batı medyasını okuyan biri, Uygurların bu sağlık reformlarının dışında tutulduğunu düşünebilir. Ama, “2014’ten 2020’ye Çin Etnik İstatistik Yıllığı” rakamları Çin’de gerçekleşen sağlık reformunun aynı zamanda Uygur etnik grubu için de gerçekleştiğini bu grubun örneğin eğitim gibi bazı faydalar sağladığını gösteriyor.
XINJIANG’DA YILLIK SAĞLIK HARCAMALARI ORTALAMA YÜZDE 28,96 ARTTI
Uygur bölgelerinde bin kişi başına tıbbi teknisyen sayısı 5,92’den 7,09’a ve doktor sayısı 2,25’ten 2,55’e çıktı. Bu bin kişiye düşen doktor sayısının 1,82’den 2,59’a çıktığı ulusal ortalamadan daha iyidir. Uygur bölgelerindeki tıbbi teknisyen sayısı diğer etnik gruplara göre oldukça yüksektir. Örneğin, Monba etnik grubunun bin kişi başına düşen tıbbi teknisyen sayısı 5,63 ve Han halkının tıbbi çalışan sayısı 6,79’dur.
Birçok Uygur’un uzak kırsal bölgelerde yaşadığını dikkate alırsak, bir kente gitmek uzun ve yorucu bir seyahat olacağı için tıbbi tesislerin yakın olması önemlidir. Rakamların 2020’de Uygur köylerinin yüzde 99,97’sinde tıbbi tesis olduğunu ortaya koyduğunu görmek sevindiricidir. Ve bu oran ulusal ortalamanın yüzde 94 ve Han etnik ortalamasının ise 94,98 olması karşısında daha iyi bir ortalamadır. Sincan’da nüfus yoğunluğu çok düşük olduğu için, kırsal tıp tesislerinde yatak olması çok daha önemli hale gelir. Yine, istatistikler ulusal ortalama 4,56 iken, Uygur kırsal bölgelerinde tıp tesislerinde bin kişi başına yatak sayısının 7,1 olduğunu gösteriyor.
Çin Ulusal Doğal Bilimler Vakfı’nın Sincan’da yapılan harcamalara odaklanan bir çalışması, Güney Sincan’da yapılan sağlık harcamalarının neredeyse 8 kat arttığını gösterdi. Kasaba hastaneleri için yapılan harcamalar 2009’da 24,4 milyon yuan (yaklaşık 3,78 milyon dolar) iken 2018’de 7,33 milyar yuan’a (1,14 milyar dolar) çıktı.
Sincan’da yıllık sağlık harcamaları ortalama yüzde 28,96 arttı, bu yüzde 13,16 olan yıllık büyüme oranından çok yüksek bir orandır. Son zamanlara kadar bu bölgedeki genel kalkınma ve sağlık hizmetleri Doğu Çin’den geri kaldığı için, sağlık harcamalarındaki bu yükseliş inanılmaz derecede önemli bir çabaydı.
Yine de iyileştirilecek daha çok şey var. Hiç şüphesiz, istatistikler Sincan’ın hızla arayı kapattığını gösteriyor ama bölgenin düpedüz uzak olması ve kalkınma yoluna geç girmesi hala yapılması gereken çok şey olduğu anlamına geliyor. Muhtemelen, Çin Ulusal Doğal Bilimler Vakfı’nın araştırmasındaki en önemli gerçek, Sincan’da en çok ihtiyaç içinde olanların çoktan faydalı sağlık bakımı kapsamına alınmasıdır.
Bu araştırma sağlık konusundaki harcamaların çoğunun “sağlık sigortası geri ödeme oranları genel nüfusunkinden yüksek olan Sincan’daki çiftçiler ve hayvancılık yapanların sayısının çok olmasından” kaynaklandığını belirledi. Ayrıca, “Özerk Yönetim hükümetinin yürürlüğe koyduğu yaşlılar için bir dizi sağlık sigortası harcamaları politikası yaşlıların geri ödeme oranını artırdı.”
-Keith Lamb / CGTN
Editörün notu: Keith Lamb, Çağdaş Çin Çalışmaları alanında yüksek lisans derecesine sahip bir Oxford Üniversitesi mezunudur. Başlıca araştırma ilgi alanları Çin’in uluslararası ilişkileri ve “Çin özellikleri taşıyan sosyalizm”dir. Makale, yazarın görüşlerini yansıtmaktadır ve mutlaka CGTN’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.
Yorumlar