ÇinDünyaKöşe Yazıları

Çin Devlet Başkanı Şi’nin önderliğinde Çin ile İslam Dünyası arasındaki ilişkisi yeniden şekilleniyor

0

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping daha önceki hitaplarında, Çinlilerin insanlığın kader ortaklığı inşası talebine defalarca değinmiş ve “insanlığın kader ortaklığı” kavramı çerçevesinde bütün ülkelerin barış, kalkınma ve iş birliği içinde geleceği yaratması gerektiğini ifade etmişti. Çin’in İslam dünyasıyla 7.yüzyıldan günümüze kadar durmaksızın devam eden temasları, bu politikayla gelişmeye ve ilerlemeye devam ediyor.

Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan 56 farklı etnik unsurun yaşadığı Çin, izlediği barışçıl politikalar sayesinde hem iç politikada hem de dış politikada birlikte uyum içinde yaşayan bir dünya hayalini gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Bu adımların Çin iç politikasındaki en yakın örneğini ise, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in geçtiğimiz aylarda düzenlenen Çin Ulusal Din İşleri Toplantısı’ndaki konuşmasında görüyoruz. Şi, burada yaptığı konuşmada dinleri Çin’in şartlarıyla birlikte geliştirme ilkesinin muhafaza edilmesinin ve dinlerin sosyalist toplumla bir arada büyüyebilmesi için aktif rehberlik sağlanmasının önemine vurgu yaparak, dinler arasında olumlu ve sağlıklı ilişkiler kurma, dini grupların kendi kendilerini güçlendirmelerinde destek verilmesi gerektiğini ifade etti.

Çin’in ortak küresel kalkınmaya olan bağlılığını her defasında dile getiren Çin Devlet Başkanı Şi’nin dış politikada belirlediği, farklılıklar arasında köprü kurma, çatışmaları ortadan kaldırma ve kalıcı bir barış dünyası için birlikte çalışma önerileri İslam dünyasında olumlu karşılık bulmaya devam ediyor.

Son olarak Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, 22 Mart’ta düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 48. Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısının açılış törenine ilk kez davetli olarak katılmış ve İslam ülkelerinin liderlerine seslenmişti. İslam ülkelerinin dayanışma ve bağımsızlığını temsil eden İİT’nin, Çin ile İslam ülkeleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde bir köprü görevi görüyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı 48. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı

İslam dünyasının ortak çıkarlarının teşvik edilmesi ve korunması konusunda kararlılığa vurgu yapılan toplantıda Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, Çin’in İslam İş Birliği teşkilatı toplantısına katılımından da övgüyle bahsederek bu katılımın “Çin’in İslam ümmetiyle birlikte yürümek istediğine dair açık bir mesaj olduğunu” dile getirdi.

“Tarihi Çin’in İslam dünyasının samimi bir dostu ve ortağı olduğunu kanıtladı”

Hem Çin’in hem İslam’ın dünya tarihinde büyük izleri olan kadim medeniyetler olduğunu vurgulayan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, tarihin Çin’in İslam dünyasının samimi bir dostu ve ortağı olduğunu kanıtladığını ve kanıtlamaya devam edeceğini söyledi.

Çin Dışişleri Bakanı, “Çok kutuplu bir dünyanın gelişmesini, uluslararası ilişkilerde demokrasiyi ve medeniyetlerin çeşitliliğini yükseltmek için İslam ülkeleriyle birlikte çalışmaya ve insanlık için ortak geleceğe sahip bir toplum inşa etmek için aralıksız çaba sarf etmeye hazırız.” ifadelerini kullandı.

Toplantı sırasında İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ile bir araya gelen Vang, eğitim ve mesleki eğitim alanında ikili işbirliğini geliştirmenin yanı sıra Çin ve İslam medeniyetleri arası diyaloğunun beşinci seminerini ortaklaşa düzenleyeceğini de belirtti.

Taha ise, İslam dünyasının Çin’in pandemi ile mücadelesinde İslam ülkelerine yardım etme, en az gelişmiş İslam ülkelerinin yanı sıra İslam Kalkınma Bankası’na yardım sağlama, Afrika’daki İslam ülkelerinde binlerce öğrenciye eğitim sunma ve Afrika’nın bağımsız kalkınma kapasitesini güçlendirmeye yardım etme gayretlerini takdirle karşıladığını ifade etti.

İslam ülkelerinin Çin ile diyalog ve iletişimi güçlendirmeyi, karşılıklı anlayışı teşvik etmeyi ve zorlukların üstesinden gelmek için birlikte çalışmayı umduğunu söyleyen Taha, İki taraf ayrıca diğer konuların yanı sıra Filistin ve Afganistan konularında görüş alışverişinde bulundu.

Çin ile İslam Dünyası İş Birliği İçin Dört Başlık

Çin’in ve İslam dünyasının barış içinde bir arada yaşama yolunu takip ettiğini ifade eden Wang, Çin ile İslam dünyası arasındaki işbirliğinin farklı yönlerini dört başlıkta özetledi.

Birinci olarak, “Dayanışma ve eşgüdüm ortaklığı kurmalıyız.” diyen Çin Dışişleri Bakanı, “Ülkelerimizin egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve kendi ulusal koşullarına uygun kalkınma yolunu desteklemeliyiz” dedi.

İkinci olarak kalkınma ve yeniden canlanma alanında ortaklığına işaret eden Vang, Çin’in ve İslam dünyasının kalkınma stratejileri arasındaki sinerjiyi güçlendirmek için yüksek nitelikli Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Küresel Kalkınma İnisiyatifini “çifte motor” olarak değerlendirme önerisinde bulundu.

Üçüncü olarak güvenlik ve istikrar ortaklığına dikkat çeken Vang, Çin’in, “İslam’ın bilgeliğine dayanan İslam ülkelerinin Filistin, Afganistan ve Ukrayna gibi sıcak bölgelerdeki sorunları çözme çabalarına destek olmayı sürdüreceğini” söyledi.

Dördüncü olarak, medeniyetler arasında karşılıklı öğrenmek üzere bir ortaklık kurulması gerektiğine işaret eden Wang, “belirli bir medeniyetin diğerlerini üstünlüğü” ya da “medeniyetler çatışması” gibi zihniyetlerle birlikte Batılı olmayan medeniyetlere karşı yapılan çarpıtma ve güvensizliğin terk edilmesi gerektiğini söyledi.

“İİT üyelerinin Çin ile daha yakın bir ortaklık kurma isteği, Çin liderliğine duydukları güvenin habercisidir”

Çin’in, hem ikili hem de çok taraflı düzeyde ekonomik değeri bulunan çok sayıda inisiyatif başlatarak İslam Ülkelerinde kalkınmayı kolaylaştırmada önemli bir rol oynaması, bölgede barışı, istikrarı ve kalkınmayı teşvik etmesi, Çin’in İslam dünyası ile dostluğunu ve işbirliğini yeni zirvelere taşımaya istekli olduğunu gösteriyor.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı’nda bir kariyer diplomat olan Farrukh Iqbal Khan, Çin ve İslam ülkelerinin değişen dünya dinamiklerinde çok sayıda zorlukla mücadele edebilmek için Çin ve İslam ülkelerinin işbirliği inşa etmeleri gerektiğini söyledi.

Khan, “Çin hem politik hem de ekonomik olarak önemli bir küresel ve bölgesel oyuncu. Çin bu rolünde açıkça karşılıklı fayda sağlayacak ve karşılıklı saygıya dayalı ortaklık kurmak için neredeyse tüm bölgesel ve çok taraflı örgütlerle sıkı bağlar kuruyor” dedi.

Öte yandan Cezayirli araştırmacı ve siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Smaine Djella ise, “İİT üyelerinin Çin ile daha yakın bir ortaklık kurma isteği, Çin liderliğine duydukları güvenin habercisidir” diyerek, Çin’in, barış getirmek, çatışmaları çözmek ve sıradan insanların yaşam standartlarını yükseltmek için sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek amacıyla İslam ülkelerine yardım eli uzatmaya devam ettiğini de sözlerine ekledi.

“Çin, Filistin sorunu çözülene dek Filistin halkının haklı davasına desteğini sürdürecek”

Yine İslam Dünyasının yakından takip ettiği Filistin sorunu, Ortadoğu meselelerinin özü ve Ortadoğu’da barışın ana vesilelerinden biridir. Tarihsel açıdan bakıldığında, Çin’in bu konu karşısındaki duruşu her zaman açık, tutarlı ve Filistin’in haklı davasını destekleyen uluslararası topluma yakın olmuştur.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, resmi ziyaret için bulunduğu Çin’de Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi. Çin Devlet Başkanı Şi, “İsrail ve Filistin arasında en kısa sürede iki devletli çözümün sağlanması, hem Ortadoğu’nun refahı hem de uluslararası toplumun beklentisidir.” dedi.

Çin-Arap İşbirliği Forumu Altıncı Bakanlar Konferansı (CASCF), Pekin, 2014.

2014’te düzenlenen Çin-Arap İşbirliği Forumu Altıncı Bakanlar Konferansı’nın Tiananmen Meydanı’ndaki Büyük Halk Salonu’nda yapılan açılışında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping konuşmasına “Selamün Aleyküm” diyerek başlamış, Pekin yönetiminin, Ortadoğu’daki barış sürecini “kararlı bir şekilde desteklediğini” söylemişti.

Çin’deki devlet başkanı değişiminin ardından Çin’i ziyaret eden ilk Ortadoğulu devlet başkanı olan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise, Çin Komünist Partisi 100. yıldönümü için düzenlenen çevrimiçi siyasi partiler zirvesine katılmış, “Yoldaşlar” diye başladığı hitabında Çin Komünist Partisi’ne ve Devlet Başkanı Şi’ye teşekkür etmişti.

Abbas’ın burada yaptığı konuşmada “Çin Komünist Partisi, her zaman Filistin’in yanında duruyor. Filistin Kurtuluş Örgütü ile ilişkiler güçlendirilmiş, Çin Filistin devletini tanımış ve Filistin’in Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki çabalarını desteklemiştir. Çin’in halkımızın meşru mücadelesini desteklemeye devam edeceğine inancımız tamdır. Filistin sorununun barışçıl çözümüne olan desteği için Şi’yi takdir ediyoruz. ÇKP’nin liderliğinde Çin halkının daha büyük refah kazanmasını dileriz” ifadelerini kullandı.

Bölgede yakın zamanda devam eden çatışmaların ardından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Venbin 20 Nisan’da yaptığı açıklamada, uluslararası toplumun ve bilhassa büyük ülkelerin çıkmaza giren Filistin sorunuyla yüzleşmesi ve tarafları en erken tarihte barış görüşmelerini başlatmaya teşvik etmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Çin, Filistin sorunu çözülene dek Filistin halkının haklı davasına desteğini sürdürecek” ifadelerini kullanması Çin’in bu konudaki kararlığını bir kere daha gözler önüne serdi.

Yine Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying ise, tam egemenliğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 sınırına dayanan bağımsız bir Filistin devletini desteklediklerini belirterek, “Filistin sorununda Çin her zaman nesnel ve adil bir konuma sahiptir. Başkan Şi Cinping, BM’nin Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü’nü kutlamak için düzenlediği toplantılara defalarca tebrik mesajları gönderdi. Çin, Filistin sorununun erken bir tarihte kapsamlı ve adil çözümüne ve Orta Doğu’da kalıcı barışa, gücünü ve bilgeliğini somut eylemlerle sağlamaya devam edecektir” dedi.

Çin İslam Dünyası ile Dayanışma, Dostluk ve İşbirliği Düzeyini Yükseltmeye İstekli

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Venbin, hem Çin’de hem de dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Müslümanlar için yayınladığı bayram mesajında, “Bu Ramazan Bayramında, dünyanın her yerindeki tüm Müslüman kardeşlerimizin bayramını kutlar, huzur ve mutluluklar dilerim. Bayramınız mübarek olsun!” ifadelerini kullanmıştı.

Çin’in İslam Dünyası ile ekonomik ve siyasi iş birliğinin yanı sıra sosyal ve kültürel anlamda da ilişkileri geliştirme isteğinin önemli bir sembolü olan bu mesaj, aynı zamanda Çin üst düzey yetkilileri tarafından yayınlanan ilk Ramazan Bayramı kutlama mesajı olma özelliği de taşıyor.

Bu gelişmelerle birlikte gittikçe büyüyen Çin ile İslam ülkeleri arasındaki iş birliğinin potansiyel ve tamamlayıcı olma konusunda da büyük avantajları da bulunuyor. Çin’in dünyanın ekonomik toparlanmasına ve büyümesine gereken katkıları sağlamak için İslam dünyasının dostlarıyla el ele vermeye hazır olduğu ve İslam dünyasının da Çin’in bu tavrını memnuniyetle karşıladığı su götürmez bir gerçek.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Çin Halk Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler’deki yasal koltuğunun restorasyonunun 50. yıldönümü münasebetiyle hitap ettiği konferansta söylediği şu sözler Çin’in bakış açısını özetler niteliğinde:

“Eski bir Çin şiirinde söylendiği gibi, ‘Yeşil tepeler aynı buluta ve yağmura gömülür. Aynı ay ne kadar uzakta olursa olsun kasabaları aydınlatır.’ El ele verelim, tarihin doğru tarafında ve insanlığın ilerlemesinin yanında yer alalım ve dünyanın kalıcı ve barışçıl gelişimi için ve insanlığın ortak geleceği olan bir toplum inşa etmek için yorulmadan çalışalım!”

Restore edilerek açılan Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nde 7 yıl sonra ilk ayin

Önceki Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: AB’nin kendine yeni bir hikaye yazmasının zamanı gelmiştir

Sonraki Haber

Şunlar da İlginizi Çekebilir

Yorumlar

Yorum Gönder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Daha Fazla Çin