Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Harp Okulunda düzenlenen Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Deniz ve Hava Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde yaptığı konuşmada, Malazgirt’ten bugüne bu toprakların vatan kılınması için mücadele eden, gerektiğinde canını ortaya koyan sultan Alparslan’dan Osman Gazi’ye, Fatih’ten Gazi Mustafa Kemal’e kadar tüm kahramanları rahmet ve şükranla yad ettiğini dile getirdi.
Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nda ifade ettiği mesajın bugün de yollarını aydınlattığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın. Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Yurdumuza alçakları uğratmamak için gerektiğinde gövdesini siper edecek kahramanlar silsilesine Deniz ve Hava Harp Okullarımızdan mezun olan sizler de katılıyorsunuz. Dün Kara Harp Okulumuzun diploma töreninde ifade ettiğim gibi. Ordusu işgal edilmeyen, devşirilmeyen, çökertilmeyen bir ülkenin toprakları da işgal edilemez. Hamdolsun bizim karasıyla, deniziyle, havasıyla tüm unsurlarıyla yüreği Allah, vatan ve millet sevgisiyle dolu bir ordumuz var. Bu mübarek orduyu yozlaştırmak, tarihi misyonundan uzaklaştırmak, içten içe çürütmek için çok uğraşıldı. Çok oyunlar sergilendi. Halbuki şairin ifadesiyle söyleyecek olursak ‘Ecdadımızın heybeti maruf-u cihandır. Fıtrat değişir sanma bu kan, o kandır.’ İşte bugün burada karşımda ecdadından tevarüs ettiği değerlerle yeniden dünyayı kendine hayran bırakan başarılara imza atan o kanın temsilcilerini görüyorum. Sınırlarımızda, denizlerimizde ve semalarımızda sizlerin sesi, nefesi yüreği hakim olduğu müddetçe Allah’ın izniyle bu millete yan gözle bakmak hele hele istiklaline ve istikbaline el uzatmak kimsenin haddine değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, denizcilere ve havacılara hitap ederek, “Denizciler! Geçtiğimiz günlerde 950. yıl dönümüne ulaştığımız Malazgirt Zaferi’nin hemen ardından Çaka Bey’le başlayan denizlerdeki hakimiyetimizi güçlendirmemize sizler de katkıda bulunacaksınız. Havacılar! Dünyanın ilk askeri havacılık teşkilatlarından olan ve 1911’den beri semalarımızı koruyan hava kuvvetlerimizin artık çok geniş bir alana yayılan faaliyetlerine sizler destek vereceksiniz. Milli Savunma Üniversitemizin yeni yapısı ve kadrosuyla faaliyete geçmesinin ardından, 4 yıllık eğitimlerini tamamlayarak mezun olan teğmenlerimizle Türk Silahlı Kuvvetlerimiz artık daha güçlüdür, daha kabiliyetlidir ve daha özgüvenlidir.” şeklinde konuştu.
Kara Harp Okulu’ndan mezun olan 903 Türk ve misafir teğmenin ardından, bugün de Deniz Harp Okulundan mezun olan 298 ve Hava Harp Okulundan mezun olan 251 teğmeni tebrik eden Erdoğan, teğmenlere görev yerlerinde, misafirlere ülkelerinde başarılar diledi.
Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesinin yöneticileri ve hocalarına da 5 yıl gibi kısa bir sürede harp okullarını, astsubay, meslek yüksekokullarını, enstitüleri daha güçlü şekilde yeniden ayağa kaldırdıkları için teşekkür ederek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin eğitim modelindeki değişimi de içeren yeni vizyonuyla artık başarılarıyla küresel düzeyde takdirle takip edilen bir konuma ulaştığını söyledi.
Her alanda reformları kararlılıkla sürdürerek savunma sanayisinin yelpazesini ve derinliğini artırarak 2230 yıllık dünyanın en eski geleneğine sahip orduyu daha da güçlendireceklerine işaret eden Erdoğan, “Her milleti tarih sahnesinde öne çıkartan bir özelliği vardır. Bizim milletimiz de her dönemde teşkilatçılığı ve askeri kabiliyetleriyle hep öne çıkmıştır. Bu sayede binlerce yıldır ayakta kalmayı, kurduğumuz devletler vasıtasıyla kendimizi ve dostlarımızı güvende tutmayı başardık. Doğu ve Batı medeniyetlerinin tamamıyla kurduğumuz temaslar sayesinde sürekli kendimizi geliştirdik ve insanlığa da hizmet ettik.” diye konuştu.
Erdoğan, Anadolu’daki 1000 yıllık varlık boyunca da hep bu istikamette yüründüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:
“Asırlar boyunca adaletle, hakkaniyetle, vicdanla, ahlakla yönettiğimiz topraklarda hep huzur hakim oldu. Bu coğrafyalar gözünü para ve kan bürümüş emperyalist güçlerin eline geçtiğinden beri ise aynı topraklarda acı, zulüm ve sömürü hiç eksilmedi. Milli mücadelemizi zaferle neticelendirip Cumhuriyetimizi kurduğumuzda uzunca bir süre kendi meselelerimizle uğraşmak mecburiyetinde kaldık. Belki de özellikle bırakıldık. Ülkemiz demokrasi ve kalkınmada kat ettiği mesafeyle yeniden güçlenmeye başladığında kendisiyle birlikte tüm mazlumların ve mağdurların umudu haline geldi. PKK’dan FETÖ’ye kadar Türkiye’nin önüne sıra sıra dizilen nice tuzakları birer birer aşarak yeniden asli gündemimize odaklandık. Büyük ve güçlü Türkiye’yi hak ve özgürlüklerden ekonomiye kadar her alanda kökleştirecek adımları kararlılıkla atarak aydınlık geleceğimize doğru adım adım ilerliyoruz. Tabii bu sürecin en kritik safhalarından biri de egemenliğimizin en önemli unsuru olan askeri gücümüzü her alanda çağın gereklerine ve hatta ötesine taşıyacak altyapıyı kurmuş olmamızdır.”
Erdoğan, “Eskiler ‘Kem aletle kemalat olmaz” derler. Biz de bu sözü ‘Başkalarının ihsanıyla güçlü savunma sanayi kurulamaz.’ diyerek, tefsir ederek kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye karar verdik. Artık İHA’larımız var mı? Artık SİHA’larımız var mı? Artık Akıncılarımız var mı? Hepsi var. Artık kapılarda dilenci değiliz, tam aksine şimdi herkes bizden talep ediyor ve işte Azerbaycan’da SİHA’larımızla vardık. Libya’da SİHA’larımızla vardık. Bundan sonra da yine kimsenin kapısında dilenci olmayacağız, çünkü bütün bunların hepsi bizde var.” ifadelerini kullandı.
Ne zaman ki bu iradeyi deklare ettiklerinde, işte o anda savunma sanayi konusunda eşi benzeri görülmemiş bir ambargoyla karşılaşıldığını ifade eden Erdoğan, daha yeni Başbakan olduğunda Amerika’dan İHA istemeye gittiğini, gittiklerinde kendilerine burun kıvrıldığını dile getirdi.
“İHA’mızı da yaptık SİHA’mızı da yaptık ve sonunda Akıncı’yı da yaptık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dedik ki ‘Biz NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Bakın biz terörle mücadele ediyoruz. Terörle mücadele ederken siz bizlere destek vermeyecek misiniz?’ Ve o zaman oğul Bush hemen Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ı çağırdı ve bize şöyle iki günlüğüne dönüşümlü şekilde İHA’ları verdi. İHA’lar biliyorsunuz sadece koordinat tespitine yarayan uçaklardı ama bize İHA değil, SİHA lazımdı. Yani silahlı olan insansız hava aracı lazımdı. Ama sağ olsun bunlar bizim önümüzü açtı ve artık biz İHA’mızı da yaptık SİHA’mızı da yaptık ve sonunda Akıncı’yı da yaptık. Bunlar bize yetmez devam ediyoruz şimdi Hürkuş’umuzu da yapacağız.” şeklinde konuştu.
“Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin en basitinden en yüksek teknolojiye sahip olanına kadar neredeyse A’dan Z’ye her ürünün tedarikinde nasıl zorlanıldığını gayet iyi bildiğini vurgulayan Erdoğan, “Bulduğumuz alternatif tedarik kanallarının kısa sürede nasıl kapatıldığını, verilen sözlerin nasıl tutulmadığını, imzalanan sözleşmelerin uyduruk sebeplerle nasıl yerine getirilmediğini asla unutmayacağız. Biz bunu Kıbrıs’ta yaşadık ve Kıbrıs’ta bize bunlar telsiz bile vermediler ve ama biz ASELSAN’la telsizimizi de yapar hale geldik. Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Ellerinden gelse tanklarımızı yürüyemez, gemilerimizi limandan kalkamaz, uçaklarımızı havalanamaz hale getireceklerdi. Şimdi bunların hepsini sahiplendik ve yürütür hale getirdik.” diye konuştu.
Savunma Sanayi Başkanlığının koordinasyonunda gerek vakıf şirketlerinin, gerek özel sektörün gayretleriyle bu sıkıntıları en acillerinden başlayarak birer birer aştıklarını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bize parasıyla verilmeyen ürünlerin gözlerimizin önünde terör örgütlerine, eli kanlı rejimlere, zahirde düşman diye tanımlanan gruplara nasıl bilabedel aktarıldığına biz şahit olduk. NATO’da beraberiz ama terör örgütlerine bilabedel tırlarla yüklü evet mühimmat, araç gereç gönderiyorlar. Hatta yaptığımız operasyonlarda bunların bir kısmını da ele geçirip kendi envanterimize kaydettik. Böylece envanterimiz daha da güçlendi. Ülkemize meşru yollardan verilmeyen nice silahların teröristlerin cirit attığı bölgelerdeki kara borsa silah pazarlarında alelade bir mal gibi satıldığını da tespit ettik. Tespit ettik de ne oldu? Onları ele geçirdik. Tüm bunlar bize meselenin bu silahların teknolojisi veya kağıt üzerinde önümüze konan bahaneler olmadığını, meselenin doğrudan Türkiye olduğunu, Türk milleti olduğunu tekrar tekrar gösterdi. Biz de bir yandan diplomasi kanallarını açık tutarak bu süreçleri takip etmeyi sürdürürken, diğer yandan kendi gücümüze ve imkanlarımıza daha çok yüklendik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü Çorlu’da dünyada sadece 3 ülkenin üretebildiği taarruzi insansız hava aracı olan Akıncı’nın teslimat töreninde olduklarını hatırlatarak, üretilen silahlı insansız hava araçlarının terörle mücadelenin yanı sıra Suriye’den Karabağ’a kadar nice çatışma alanında gösterdiği başarıların dünyanın dilinde olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin tankından topuna, füzesinden radarına, bombasından tüfeğine kadar nice savunma sanayi ürününde dünyadaki muadillerinden çok daha iyisini üretebilen bir ülke haline geldiğini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Halihazırda geliştirilme aşamasında olan projelerimizi inşallah ülkemizin istikrar ve güven iklimine sahip çıkarak önümüzdeki 3-5 yıl içinde neticelendirdiğimizde artık bu alanda en üst sıralara yerleşmiş olacağız. Bilhassa 7-8 yıldır sürekli ülkemizin huzuruna, milletimizin birliğine ve beraberliğine, devletimizin gücüne ve itibarına saldırılmasının sebebi Türkiye’yi bu son düzlükte tekrar oyun dışına itme hesabıdır. Bugüne kadar vesayetinden, darbesine kadar her yolu denediler ama netice alamadılar. İnşallah bundan sonra da başaramayacaklar. Çünkü milletimiz yaşadığı sayısız tecrübenin ardından oynanan oyunu, kendi önüne allanıp pullanarak getirilen projelerin gerisindeki sinsi niyeti gördü, görüyor.”
“Nihai mesajı inşallah 2023’te vereceğiz”
Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’ün sembol haline geldiğini söyleyen Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını kimsenin engelleyemeyeceğinin altını çizdi.
Erdoğan, “Türkiye’yi gerisindeki binlerce yıllık devlet geleneğine bakmadan sınırları cetvelle çizilmiş suni ülkelerle, zayıf toplumlarla, ipleri kendi ellerindeki yönetimlerle karıştıranlar için artık acı gerçeklerle yüzleşme vakti gelmiştir. Malazgirt’i anlamayana, Çanakkale’yi ve İstiklal Harbi’ni bile anlamayanlara, 15 Temmuz’u anlamayanlara nihai mesajı inşallah 2023’te vereceğiz. Türkiye, 100 yıllık değil, 600 yıl artı 100 yıllık, 1000 yıl artı 100 yıllık, 2 bin artı 100 yıllık bir devlettir. Cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen o bayraklar herhalde moda fuarından çıkmadı. Oradaki her bir yıldızın temsil ettiği bayrağın bir geçmişi, bir tarihi, bir hikayesi, bir anlamı var. İşte bunun için aslını, neslini, tarihini, medeniyetini bilen gençler yetiştirerek maziden atiye, sağlam köprüler kurmanın gayretindeyiz.” diye konuştu.
Bugün mezun olan teğmenlerin her birinin bu köprünün birer tuğlası olarak hayata başlayacaklarına inandığını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“2 gün önce Ankara’da ay yıldız formatında devasa milli savunmamızın, silahlı kuvvetlerimizin dev karargahının temelini attık. İnşallah 19 Mayıs 2023’te açılışını yapacağız. Nereden nereye? Bu duygularla bir kez daha Deniz ve Hava Harp okullarımızdan mezun olan Türk ve misafir öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Milli Savunma Üniversitemizin yönetimine ve hocalarına tekrar teşekkür ediyorum.”
Yorumlar