Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasının başında, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden 45 bin 89 vatandaş için Fatiha okumaya davet etti.
Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, millete başsağlığı dileyen Erdoğan, tedavileri devam eden yaralılara Allah’tan acil şifalar niyaz etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat tarihli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler, sonrasında büyüklüğü 6,6’ya kadar çıkan 11 bin 400’ün üzerinde sarsıntılar yaşadıklarını anımsatarak, bölgedeki illerin 62 ilçesinde ve 10 bin 190 köyünde çok ciddi yıkıma sebep olan depremlerin halen devam ettiğini belirtti.
Deprem bölgesinde ve çevresinde büyüklükleri 4,5 ve 6’nın üzerine çıkabilen artçı sarsıntıların yol açtığı tedirginliğin sürdüğüne işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
“İçinden geçtiğimiz sürecin normal bir durum olmadığını ülkemizdeki ve dünyadaki tüm bilim insanları söylüyor. Gerçekten de Türkiye bir çeşit deprem fırtınasına tutulmuş durumdadır. Yaşadığımız coğrafyanın bir gerçeği olan depremleri engelleyebilmemiz mümkün değildir. Bize düşen görev şudur: Evvela deprem öncesi altyapısıyla yollarıyla hastaneleriyle okullarıyla konutlarıyla iş yerleriyle güvenli yerleşim yerleri inşa etmek, hazırlık yapmaktır. Depremin ardından ise olabilecek en hızlı ve etkin acil yardım çalışmalarını yürütmek, yaraları sarmak, yıkımları telafi etmektir. Her iki konuda da ülkemiz son 20 yılda geçmişle mukayese edilemeyecek kadar büyük ilerleme kaydetmiştir.”
“Deprem fırtınası hepsinden büyük bir acıyı yaşattı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafızaların yoklanması halinde kendi neslinin 1966’da Muş Varto, 1970’te Kütahya Gediz, 1971’de Bingöl, 1975’te Diyarbakır Lice, 1976’da Van Muradiye, 1983’te Erzurum Narman, 1992’de Erzincan, 1999’da Marmara, 2011’de Van, 2020’de Elazığ Sivrice ve İzmir depremlerini bizzat hatırladığını dile getirdi.
Bunların dışında orta ve küçük çaplı, çoğu maddi hasara ve bir kısmı can kaybına da yol açan yüzlerce depreme daha maruz kalındığını anlatan Erdoğan, “Seliyle heyelanıyla yangınıyla kuraklığıyla daha farklı afetlerle de sıkça yüzleştik. Terörden sığınmacı akınına, siyasi ve sosyal kaos denemelerinden darbe teşebbüslerine kadar tabii olmayan ama her biri ayrı bir felaket mahiyetindeki diğer sınamaları da bunların üzerine eklememiz gerekiyor. Ama 6 Şubat’ta 11 ilimizi birden vuran; bilhassa Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’ı adeta yerle yeksan eden deprem fırtınası milletimize hepsinden daha büyük bir acıyı ne yazık ki yaşattı.” değerlendirmelerinde bulundu.
Depremin, yaklaşık 500 kilometrelik çapa sahip bir alandaki 14 milyon insanı doğrudan etkilediğine dikkati çeken Erdoğan, “Üstelik bu felaketle ağır kış şartlarının etkili olduğu bir günde karşı karşıya kaldık. Bir yandan depremin yıktığı altyapının ve yaşanan karmaşanın getirdiği zorluklar, diğer taraftan hava şartları bizi gerçekten zorladı.” diye konuştu.
Erdoğan, buna rağmen depremden sadece birkaç saat sonra bakanların deprem şehirlerine ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladığını, AK Parti Genel Merkezi ile TBMM Grubu’nun, tüm Merkez Yürütme Kurulu ve Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeleriyle milletvekillerini illerde görevlendirerek sahadaki bu çalışmalara aynı gün dahil olmalarını sağladıklarını belirtti.
Son tespitlere göre depremde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 203 bin 958 binada, 583 bin 628 bağımsız bölüm olduğunu kaydeden Erdoğan, bunların yüzde 98’inin 2000 öncesi yapılan binalardan oluştuğunu, sadece yıkık durumdaki bina sayısının 31 binin, bağımsız bölüm sayısının 89 binin üzerinde olduğunu ifade etti.
“Bahanelerin arkasına asla sığınmıyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki tüm arama kurtarma ekiplerini, dünyadaki arama kurtarma ekiplerinin de çok önemli bir kısmını deprem bölgesinde topladıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“Buna rağmen ancak 35 bin arama kurtarma görevlisine ulaşabildik. Bölgede görevlendirdiğimiz toplam kamu personelimizin sayısı 271 bin, iş makinası sayısı 15 bin, uçak sayısı 78, helikopter sayısı 115, gemi sayısı 38’dir. Diğer kurumlarımız gibi Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de tüm imkanları, bölgedeki ve bölge dışından takviye olarak gelen on binlerce personeliyle bu çalışmalara katıldı. Ülkenin dört bir yanından intikal eden gönüllülerle neredeyse yarım milyon insan, depremzedelerimizin imdadına koştu. Normal şartlarda ideal bir arama kurtarma ekibi 80 kişiden oluşurken, bu sayının en küçük birimde bile 20 kişiden aşağı olmaması gerekiyor. Bir başka ifadeyle bölgeye gönderdiğimiz tüm arama kurtarma personeliyle ideal olarak 437 binaya, asgarisinden 1750 binaya aynı anda müdahale edebilecek kapasiteye ulaştık. Bu rakamlar, değil ülkemizde dünyanın tamamında etki alanı, yıkım gücü ve can kaybı itibarıyla böylesine geniş çaplı bir felakete aynı anda müdahale edebilecek sayıda profesyonel arama kurtarma ekibi bulmanın mümkün olmadığına işaret ediyor. Nitekim bu hakikati, ülkemize gelen yabancı ekipler ve uzmanlar da açıkça ifade ettiler. Tabii ki biz, ne bunların ne de başka bahanelerin arkasına asla sığınmıyoruz. Felaketin haberini alır almaz şartları sonuna kadar zorlayarak yapılabilecek her şeyi yapmanın gayreti içinde olduk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Olağanüstü Hal Bölgesi, afet bölgesi ve mücbir sebep ilanlarını yaparak hukuki altyapıyı kurduklarını; AFAD’ın yanı sıra belediyeler, sivil toplum kuruluşları, polis, jandarma, asker, sağlıkçılar, öğretmenler, madenciler, ormancılar, karayolcular, din görevlileri, savcılar ve gönüllüleri, sahada ihtiyaç duyulacak herkesi seferber ettiklerini vurguladı.
Uluslararası yardım çağrısına cevaben bölgeye intikal eden dünyanın 90 farklı ülkesinden ekipleri de hızla devreye aldıklarını ifade eden Erdoğan, “Elbette buna rağmen kimi eksiklikler, aksaklıklar ve gecikmeler yaşanmıştır. Ama herkes şahittir ki var gücümüzle ve olabilecek en hızlı şekilde depremzede vatandaşlarımızın yardımına koştuk.” dedi.
Erdoğan, depremin ilk anından itibaren, en hızlı şekilde depremzede vatandaşların yardımına koştuklarını, birilerinin ise insanlarla birlikte devletin ve hükümetin de yıkıntılar altında kalmasını ellerini ovuşturarak beklediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk andaki eksiklikler tamamlanıp arama kurtarmadan enkaz kaldırmaya, yardımlardan geçici barınma alanlarına, altyapının düzeltilmesinden kalıcı konutların inşasına kadar, acilen yapılması gereken tüm işler yoluna girince bunlar da hemen eski kimliklerine büründüler.” ifadesini kullandı.
“Burada bir vaveylayı koparanlar, bu sirk cambazları, felaket tellalları acaba bölgeye bugüne kadar kaç kere gittiler?” sorusunu yönelten Erdoğan, şahsı ve Cumhur İttifakı olarak bölgeye iki kez gittiklerini; bakanların, milletvekillerinin bölgede olduğunu, telefon diplomasisiyle, valilerle, belediye başkanları ve kaymakamlarla bölgeyi sürekli taradıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu arada, deprem bölgelerinde yapılan çalışmalara ilişkin bir video izletti.
Daha sonra konuşmasına devam eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Siz birilerinin asker üzerinden, çeşitli kurumlarımız üzerinden, insanımızın acısı üzerinden kısır tartışmalar açmaya kalkmasına bakmayın. Bölge halkının, devletin tüm unsurlarıyla depremin ilk anından itibaren harekete geçtiğini, 85 milyonun fiilen ve kalben yanında yer aldığını bizzat yaşayarak görüyorum. Buradan bir kez daha depremin ilk anlarından itibaren sahada canla başla çalışan herkese, bakanlarımızla birlikte milletvekillerimizin ve belediye başkanlarımızın her birine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Ülkemizin yardım çağırısına destek veren dost ve kardeş ülkelere de aynı şekilde yine şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.”
“Bu millet, inşallah vakti geliyor, 14 Mayıs’ta gereğini yapacak”
Bölgeyi görenlerin verilen mücadelenin ve gösterilen gayretin büyüklüğünü çok iyi bildiğini vurgulayan Erdoğan, daha önce eşine benzerine rastlanmamış bu felaketin ilk anından itibaren yaşanan her şeyi takip ettiklerini, muhasebesini yaptıklarını belirtti.
Erdoğan, “Sorulması gereken hesapları da adli, idari, siyasi olarak sormak boynumuzun borcudur. Öyle de davranıyoruz. Bugün yavru muhalefet çıkmış yargıyı bizim yönlendirdiğimizi, yargıya bizim adeta yön verdiğimizi… Ya ayıptır, Türkiye’de Erdoğan’ın bu konuda nasıl davrandığını Rabbim bilir, sen anlamazsın. Sen önce kendini düzelt. Şunu iyi bilin ki bu millet, inşallah vakti geliyor, 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır. Asla bu tür kuru sıkı atanlara da prim vermeyecektir.” ifadelerini kullandı.
Birileri için oturdukları yerden atıp tutmanın, esip gürlemenin, frensiz bir şekilde konuşmanın, ağzına geleni söylemenin kolay olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bunlar deprem bölgesine gidecek sadece konuşacak, sadece poz verip dönecek; sadece kameralar önünde yaşanan acıların istismarını yapacaktır. Çünkü bunların sırtında ülkenin yükü, milletin sorumluluğu, insanların vebali yoktur. Biz söylediğimiz her şeyi yapmakla, yaptığımız her şeyin hesabını vermekle mükellefiz. Pek çok konuyu aynı anda düşünmek, planlamak, uygulamak ve neticelendirmek mecburiyetindeyiz.” diye konuştu.
“Helallik istemek bizim zafiyetimiz değil, milletimizle aramızdaki samimi muhabbetin ifadesi”
Enkazları kaldıracaklarını, yaraları saracaklarını vurgulayan Erdoğan, yıkılanların yerine daha iyisiyle yenisini yapacaklarını, gönülleri alacaklarını, insanların önüne yeni bir gelecek, yeni bir hayat sereceklerini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Eksikleri söylemek, helallik istemek bizim zafiyetimiz değil, milletimizle aramızdaki samimi muhabbetin ifadesidir. Milletimizle böyle bir gönül bağı olmayanlar adete deprem turisti edasıyla bölgeden gelip geçenler, bu hasbi muhabbetin manasını kavrayamaz. Onun için, dikkat ederseniz deprem anından beri kifayetsiz muhterislerin hiçbirini muhatap almadık, cevap vermeye tenezzül etmedik. Şu anda biz can derdindeyiz, onlar ise mal derdinde. Aramızda böyle bir fark var.
Tüm vaktimizi, enerjimizi, imkanımızı milletimizi bu büyük felaketin önce yıkıntılarının sonra yol açtığı sıkıntıların altından kurtarmak için kullandık, kullanıyoruz. Bunları yaparken söylenen her şeyi, takınılan her tutumu, oluşturulmak istenen her algıyı şimdilik, rahatsız oluyorlar gerçi ama söyleyeceğim, not ediyoruz. Vakti gelince bu notları açıklayacağız. Ama şimdi tek gündemimiz depremdir. Depremin yol açtığı acılardır, bunların telafisidir. Kulağımızı sadece milletimize veriyoruz, sözümüzü sadece milletimize söylüyoruz. Acımızı sadece milletimizle paylaşıyoruz. Vatandaşlarımızın tamamının mağduriyetini giderene kadar da başka gündemlerle kendimizi meşgul etmeyeceğiz.
Adaylık kavgasından, bakanlık paylaşımından, koalisyon hesaplarından, birbirlerine laf yetiştirmekten, ülkenin ve milletin dertleriyle dertlenmeye fırsat bulmayanları kendi sığ dünyalarıyla baş başa bırakıyoruz. Bu zor günlerde bile iç hesaplaşmadan başlarını kaldırıp ülkenin gerçek gündemine dönmeyi beceremeyenleri milletimize havale ediyoruz.”
“6 Şubat depreminin izlerini kısa sürede inşallah sileceğiz”
Depremde yıkılan ve ağır hasar alan şehirlerde arama kurtarma çalışmalarının bittiği her yerde enkaz kaldırma faaliyetlerine başladıklarının bilgisini veren Erdoğan, son ziyaretinde binlerce iş makinesinin harıl harıl şehirleri enkazdan temizlediğini müşahede ettiklerini vurguladı.
Şehir merkezlerinde ticaretin devamı için geçici ticari alanlar da yaptıklarını söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Güncel tespitlere göre deprem bölgesinde 392 bin 350 konut ve 75 bin 681 köy evinden oluşan toplam 468 bin 31 hane inşa etmeyi planlıyoruz. Ey muhalefet biz dertliyiz, bizim derdimiz var. Ama dedim ya not ediyoruz. Bütün bu illeri bitireceğiz; bir yılımız var. Bu bir yıl içinde bunları tamamıyla inşa edeceğiz, ihyaca edeceğiz. Benim vatandaşım köy evinde hem evine yerleşecek, yanında ahırı olacak. Buralarda da işini gücünü yürütecek. Bütün bunların illere göre dağılımını da şu şekilde:
Hatay’da 145 bin 650 konut ve 15 bin 224 köy evi, Kahramanmaraş’ta 83 bin konut ve 18 bin 681 köy evi, Malatya’da 62 bin konut ve 16 bin 714 köy evi, Adıyaman’da 43 bin 400 konut ve 11 bin 400 köy evi, Gaziantep’te 30 bin 150 konut ve 8 bin 162 köy evi, Osmaniye’de 11 bin 600 konut ve bin 598 köy evi, Diyarbakır’da 6 bin konut ve 634 köy evi, Elazığ’da 4 bin 500 konut ve 588 köy evi, Şanlıurfa’da 3 bin konut ve 700 köy evi, Adana’da bin 800 konut ve 293 köy evi, Kilis’te bin 250 konut ve bin 681 köy evi yapacağız. Etüt çalışmaları biten yerlerde hemen yeni yerleşim yerlerinin inşasına geçmiş bulunuyoruz. Durmak yok, yola devam ediyoruz.
Birileri gibi fırsatçılığın peşinde değiliz. Mart ayının ilk günleri itibarıyla 21 bin 244 konutun inşası için bismillah deyip kazmayı vurmuş oluyoruz. Önümüzdeki 3 ay içinde bu rakamı 244 bin konuta ve 75 bin köy evine çıkartacağız. Hasar tespiti çalışmaları bittiğinde bu rakamlar daha da yükselebilecektir. Geçmişte birçok afette Van, Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde, Antalya ve Muğla yangınlarında Kastamonu, Sinop, Bartın Giresun sel afetlerinde, çukur eylemlerinde enkaza dönen il ve ilçelerimizde bunu yaptık. Biz yaparız. Biz laf üretmeyiz iş üretiriz. Bunu zaten yatıklarımızla ispat ettik. Her seferinde bize ‘yapamazsınız, başaramazsınız’ dediler ama vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Şu anda benim vatandaşlarım artık buralarda oturuyor. İnsanımınızın bize olan inanç ve güvenini asla boşa çıkarmadık. Şimdi de Allah’ın izni, sizlerin ve aziz milletimizin desteğiyle 6 Şubat depreminin izlerini kısa sürede inşallah sileceğiz.”
Erdoğan, deprem bölgesini oradaki vatandaşlarla birlikte dayanışma içerisinde ayağa kaldıracaklarını söyledi.
İnşa ve ihya faaliyetlerinin yürütülmesinde önceliği bölgedeki firmalar ile vatandaşlara, gençlere vereceklerini aktaran Erdoğan, yeni yerleşim için belirlenen alanlarda mikro bölgeleme, jeolojik etüt, zemin etüdü gibi çalışmaların yürütüldüğünü belirtti.
Yeni yerleşimlerin zemin+3 veya 4 katı geçmeyen binalarda, 3 oda 1 salon evlerle kuracaklarını dile getiren Erdoğan, “Artık hiçbir şekilde yatay, bölgenin kültürüne uygun özgün mimariden taviz vermeyeceğiz. Yıkılan yerlerin zeminleri sıkıntılıysa, fay hattındaysa oralarda asla yapılaşma olmayacak. Zemini uygun yerlerde ise sadece düşük yoğunluklu, az katlı sağlam binalar inşa edilebilecek.” diye konuştu.
Yeni yerleşim yerlerini eksiksiz yaşam alanları olarak tasarladıklarını vurgulayan Erdoğan, tarihi ve kültürel varlıkların korunması için de ayrı bir çalışma yürüttüklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, isteyen vatandaşların yeni konutlar bitene kadar çadır ve konteyner kentler ile misafirhane ve yurtlarda barınabileceklerini veya 3-5 bin lira arasında kira yardımı alabileceğini ifade etti.
Bölgede kurulan 350 bin çadırda 1,4 milyon, faaliyete geçirilen konteyner kentlerde 34 bin vatandaşın barındığını anlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:
“Dağıttığımız battaniye sayısı 3,8 milyonu, yatak 350 bini, ısıtıcı sayısı yarım milyonu buldu. Kamu kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız vasıtasıyla günde 2,5 milyon kişiye 3 öğün sıcak yemek veriliyor. Ayrıca ekmek, su, kuru gıda dağıtımı yapılıyor. Amacımız 100 bin, hatta gerekiyorsa 200 bin konteyner kurarak insanlarımızı nispeten daha iyi şartlara kavuşturmaktır. Talepleri üzerine 811 bin vatandaşımızı kara, hava, demir yoluyla veya kendi araçlarının yol masrafını karşılayarak başka şehirlere tahliye ettik. Bugüne kadar 3,3 milyon kişinin bölge dışına çıktığı, 800 bin kişinin köylerine gittiği belirlendi. Afet bölgesinde, özellikle buralarda kalanlardan valiliklerimize ve kaymakamlıklarımıza başvuran 1,6 milyona yakın vatandaşımıza barınma imkanı sağladık. Dost ve kardeş ülkelerden gelen yardımları da bölgedeki depolarımızda tasnif ederek vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz.”
“Depremzedelerimizin acıları paylaşılıyor”
Yardımlar yapılırken vatandaşların ihtiyaçlarının göz ardı edilmediğini belirten Erdoğan, “Psikososyal destek grupları vasıtasıyla depremzedelerimizin acıları paylaşılıyor. Depremden etkilenen 1 milyona yakın vatandaşımıza 10’ar bin lira ödeme yaptık. Hak sahipleri için taşınma yardımı olarak açıkladığımız 15’er bin liraların ödenmesine de başlandı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına acil ihtiyaçları için 100’er bin lira ödüyoruz.” dedi.
İlk ve orta dereceli okulların açılışlarının illerin şartlarına göre ayrı ayrı belirleneceğini dile getiren Erdoğan, diğer illere naklini talep eden öğrencilere kolaylık gösterdiklerini, çadır ve konteyner kentlerde de eğitim öğretim imkanı sağlandığını vurguladı.
Şehir hastaneleri, okulların önemli bir kısmı, üniversiteler, yurtlar ve spor salonlarının depremzedelerin en önemli sığınma yeri, afet yönetiminin de lojistik merkezleri olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sağlık hizmetlerinin kesintisiz yürümesi için bölgedeki ve yakın çevresindeki hastanelerimizi pek çok geçici sağlık merkezi ile tahkim ettik. Güvenlik konusunda ilk günlerdeki istisnai birkaç hadise dışında kayda değer herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın vergiden sigortaya, banka borcundan kredi ödemesine kadar pek çok hükümlülüğünü erteledik. Bölgeye özel kredi destekleri yanında, depremin ülke ekonomisine etkisini azaltacak ilave kaynakları devreye soktuk. Sadece kamu bankalarımızın bölgeye destekleri 80 milyar lirayı buldu. Çiftçilerimizin yıl içinde dağıtılan destekleme ödemelerini de hızla ve nakdi olarak yapıyor, hayvan kayıplarını telafi ediyoruz. Türkiye İş Kurumu vasıtasıyla 20 bin vatandaşımızın toplum yararına çalışma projesi kapsamında istihdamına başladık.”
“Geçmişe dönük tüm elektrik ve doğal gaz borçları silinecek”
Esnafı, küçük ve orta boy işletmeleri, istihdama büyük katkıda bulunan fabrikaları hızla ekonomiye kazandırmak için gereken tüm araçları devreye aldıklarının altını çizen Erdoğan, “Deprem sonrası şehirlerimizin hızla ayağa kalkabilmesini temin etmek için Afet Yeniden İmar Fonu kuruyoruz. Şeffaf bir yönetimle işleyecek bu fon afetler için uzun vadeli kaynak sağlayarak, bütçe üzerindeki yükü azaltacaktır.” ifadelerini kullandı.
Deprem bölgesindeki yıkık, yıkılacak, ağır hasarlı, orta hasarlı tüm binalardaki abonelerin 6 Şubat tarihi itibarıyla geçmişe dönük tüm elektrik ve doğal gaz borçlarının silineceğini kaydeden Erdoğan, “Depremin en yıkıcı etkilerinin görüldüğü Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya illerinin tamamı ile Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki elektrik ve doğal gaz faturalarının tanzim ve tahsilini 3 ay süreyle erteliyoruz. Bilhassa Adıyamanlı vatandaşlarımızı yakından ilgilendiren sarmalık kıyılmış tütün üreten çiftçi kooperatiflerimizin satışındaki yüzde 55’lik özel tüketim vergisini yarıya indiriyoruz. Önümüzdeki günlerde ihtiyaca göre bu destekleri, tedbirleri, kaynakları daha da çoğaltarak depremzedelerimizin yaralarını sarmaya, bölgenin ihyasını kesintisiz sürdürmeye kararlıyız.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, afet riski ve acil durum yönetimi bakımından Türkiye’nin 20 yıl öncesi ile bugünkü fotoğrafı arasındaki farkın akıl ve vicdan sahibi herkes için gayet açık olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
“Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, tarımdan sanayiye ve sosyal desteklere kadar her alanda ülkemize yaptığımız tüm hizmetler aynı zamanda bu günler için bir hazırlıktır. Türkiye’de bütünleşik afet yönetimi dediğimiz önceliği kriz yönetiminden risk yönetimine veren anlayışla AFAD başkanlığını 2009’da kuran biziz. Gerek AFAD gerek çok sayıda sivil toplum kuruluşumuzun, ülkemizde ve dünyadaki pek çok afette insani krizde gösterdiği başarılı çalışmayı yakından takip ettik. Deprem bölgesinde takdire şayan çalışmalar yürüten sivil yardım kuruluşlarına yapılan hakaretleri asla unutmadığımızı, ileride hesabını sormak üzere kayıtlarımızı aldığımızı özellikle belirtmek istiyorum.”
Deprem sonrasında şehirlerin hızlıca ayağa kaldırılması için Afet Yeniden İmar Fonu kurulacağını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teşvikleri artırarak önümüzdeki günlerde yaralar sarılmaya devam edilecek. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli oluşturmayı planlıyoruz ve ilk toplantıyı cuma günü yapacağız.” dedi.
Yorumlar