Kanal 7 televizyonunda “Başkent Kulisi Özel Yayını”nda Mehmet Acet’in sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın,Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta yaşananların herkes için endişe kaynağı olduğunu ifade etti.
İki tarafın da kaybedeceği, dünyanın olumsuz etkileneceği bir savaşın bir kazananının olmayacağını dile getiren Kalın, savaşın dünyada enerjiden emtia ve gıda fiyatlarına kadar her şeyi etkilediğine dikkati çekti.
Kalın, Rusya’ya karşı tutumlarını giderek daha da sertleştiren ya da gelişmeleri temkinli şekilde izleyen ülkeler olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Bu savaşın ilk başladığı günden itibaren savaşı sonlandırmak, çatışmaları sona erdirmek, barış müzakerelerini derhal gecikmeden ön koşulsuz bir şekilde başlatmak için çok büyük bir çaba sarf ettik. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu çabayı da sürdürüyoruz. En son yaptığımız tahıl sevkiyatı anlaşması da aslında bu çabaların bir parçası ama bu tek başına yeterli değil.”
“Gemilerin Odessa limanlarından çıkmasıyla ilgili hazırlıklar bir noktaya geldi”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bütün çatışmaların ortasında tahıl sevkiyatı gibi son derece önemli bir anlaşma yaptıklarını hatırlattı.
Anlaşmadan bir gün sonra Odessa’daki tahıl ambarlarına saldırı olduğunu, iki gün önce de 50’ye yakın Ukraynalı savaş esirinin öldürüldüğünü aktaran Kalın, bu tür olayların savaşın daha da şiddetleneceğine dair karanlık bir tablo ortaya koyduğunu dile getirdi.
Kalın, bazı ülkelerin bir fırsat ele geçirilmişken Rusya’yı askeri ve ekonomik olarak zayıflatmanın yollarını aradığını, amacın Rusya’yı büyük devlet statüsünden orta ölçekli devlet statüsüne düşürmek olduğunu belirtti.
Tahıl sevkiyatı anlaşması sonrasında hem Ukrayna hem de Rusya tarafıyla temas halinde olduklarını anlatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gemilerin Odessa limanlarından çıkmasıyla ilgili hazırlıklar bir noktaya geldi. Gemiler yüklendi, çıkmaya hazır ama ilk de olacağı için bir örnek teşkil edecek. Odessa’daki 3 limandan çıkacak bunlar. O 3 limandan bir tanesinden çıkıp hangi koridordan, hangi koordinattan nasıl çıkacak, uluslararası kara sularına geçtiğinde kim denetleyecek, Türk kara sularına girdiğinde onun teslimatı nasıl yapılacak, gemi buraya geldikten sonra nereye gidecek? Bunların hepsi lojistik olarak iyi bir eş güdüm gerektiriyor. Özellikle bizim İstanbul’da kurulan Müşterek Koordinasyon Merkezi’nde bu konuyu arkadaşlarımız çok detaylı bir şekilde çalışıyorlar. Ufak tefek 1-2 pürüz var. Ruslarla yürütülen hala 1-2 konu var. Eğer her şey yarına kadar toparlanırsa bu geceye kadar toparlarsa ilk geminin yarın sabah çıkma ihtimali yüksek görünüyor. Henüz yola çıkmış değil. Eli kulağında. Bugün, yarın, yarın değil öbür gün en geç bu gemilerin artık çıkmaya başladığını göreceğiz.”
“Tahıl sevkiyatı anlaşması barış görüşmelerine zemin hazırlayabilir”
Geçen hafta uluslararası basına verdiği mülakatlarda, “Bu anlaşmanın Türk diplomasisinin bir zaferi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yürüttüğü lider diplomasisinin çok büyük bir başarısı” olduğunu söylediğini aktaran Kalın, “Gerçeklerden kopuk bir iyimserlikle konuşmak istemiyorum ama eğer bu tahıl sevkiyatı anlaşması başarılı bir şekilde uygulanırsa bunun bir ateşkes, esir mübadelesi ve yeni başlayacak barış görüşmelerine zemin hazırlaması da ihtimal dışı değildir.” ifadelerini kullandı.
Kalın, Türkiye’nin savaşın ilk başladığı günlerde iki ülke arasındaki denge politikasını muhafaza edeceğini açıkladığını anımsattı.
Türkiye’nin Rusya ile yapılan görüşmelerdeki rolüne işaret eden Kalın, şöyle devam etti:
“Rusya ile köprüleri herkes atarsa günün sonunda Rusya ile kim konuşacak, kim arabulucu olacak, kim temas kuracak, bu anlaşmaları kim sağlayacak? Batılılara söyledim bunları. Bunun neticelerini de görüyoruz. 29 Mart’taki anlaşma olsun, tahıl sevkiyatı olsun, bu kadar görüşme trafiği olmasaydı biz Ruslarla köprüleri tamamen atsaydık bu sevkiyat anlaşmasını yapmak mümkün olur muydu? Dünyada bunu yapabilecek yani aynı anda hem Rusya’ya konuşabilen hem Ukrayna’ya konuşabilen hem Batı’ya konuşabilen hem Putin ile konuşup bu konuları koordine edebilen bir ikinci lider var mı Tayyip Erdoğan’ın dışında? Yok.”
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi’ye yapacağı ziyarette tahıl sevkiyatı anlaşması, ikili konular, gıda güvenliği ile Karadeniz konularının konuşulacağını anlattı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye ortak SİHA üretimi anlaşması teklifi yaptığı yönünde haberler çıktığının hatırlatılması üzerine Kalın, “Ortak değil de aslında biraz yarı şaka yarı ciddi Sayın Putin, ‘Ukrayna’ya SİHA veriyorsunuz bize de versenize biz de almak isteriz Bayraktarları.’ dedi. Cumhurbaşkanımız da tebessüm etti. Olur liderler arasında bu tür konuşmalar. Orada tebessüm etti, ‘Bakabiliriz, konuşabiliriz,’ gibisinden öyle bir taahhüt falan söz konusu değil. Sayın Putin de orada bizim pozisyonumuzun farkında. Biz Rusya’ya ambargo uygulamıyoruz. İlişkilerimizi devam ettiriyoruz. Öbür tarafta Ukrayna’nın nefsi müdafaa hakkını da tanıyoruz. O manada da Ukrayna’ya destek olmaya devam ediyoruz ama bunu biz savaşı tahrik etmek, kışkırtmak, uzatmak için değil, tam tersine sonlandırmak için yapıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Avrupalıların Rusya’dan enerji almayacağı yönündeki açıklamalarına dikkati çeken Kalın, iki temel alternatiften birisinin Türkiye ile Azerbaycan’ın ortak projesi olan TANAP olduğunu anlattı.
Kalın, Nabucco başta olmak üzere alternatif projelerin de geçmişte hayata geçirilemediğinin altını çizerek, “Sayın Cumhurbaşkanımız, Aliyev ile konuştu. Stratejik bakış açısı budur. ‘Buradan doğan boşluğu biz derhal dolduralım’ dedi. Rusya’ya rağmen TANAP yapıldı. TANAP tamamen Türkiye-Azerbaycan iş birliğiyle yapıldı. Başka bir yerden destek alınmadı, finans alınmadı, üçüncü, dördüncü ülkeler dahil edilmedi.” dedi.
Kalın, Sultan Abdülhamid Han sondaj gemisinin yürüteceği çalışmalara yönelik Yunanistan’dan gelen tepkilerin hatırlatılması üzerine, “Yunanlı dostlarımız dahil kimse Sultan Abdülhamid Han’dan korkmasın. İki manada da söylüyorum. Cinaslı manada da söyledim. Öncelikle Türkiye egemenlik hakları çerçevesinde kendi kara sularında kendisinin lisans aldığı bölgelerde istediği gibi arama, tarama, sondaj çalışmaları yapar.” diye konuştu.
ABD ile F-16’lar konusu
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, soru üzerine ABD’de Biden yönetiminin F-16’lar konusuna olumlu yaklaştığını ancak kongreden birtakım itiraz veya tasarıya birtakım şartlar koyma çabası olduğunu anlattı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın ülkesindeki seçimler öncesinde ve sonrasında Türkiye ile ilgili söylemlerini değiştirmesinin hatırlatıldığı Kalın, Türkiye’nin küresel siyaseti doğrudan ilgilendiren bütün temel konularda “stratejik vazgeçilmez ülke” olduğunu belirtti.
“Bu bir jeopolitik gerçeklik” diyen Kalın, şunları söyledi:
“Sayın Biden muhalefetteyken bu tür siyasi beyanatlarda bulundu ama şimdi uygulamaya bakalım. Konuşmadığı gibi ben biliyorum o görüşmelerde nasıl yaklaştığını, Türkiye’nin vazgeçilmezliğinin altını nasıl ısrarla çizdiğini, Türkiye’nin buralarda verdiği katkıların ne kadar önemli olduğunu kendi ifadelerinde zaten söylüyor. İdlib’i kim tutuyor? Bakın İdlib’de 3 milyona yakın insanı kim tutuyor orada? Türkiye Cumhuriyeti tutuyor. Türk askerinin mevcudiyetinin sayesinde yeni bir göç dalgası önleniyor.”
“Koalisyon hükümetleri ülkemize hep eksi yazmıştır”
Kalın, Türkiye’deki seçim sürecinde Cumhur İttifakı’nın adayının belli olduğunu söyledi.
“Karşı taraf, muhalefet 6 artı 1, HDP vesaire… Onlar bir aday çıkarır, iki aday çıkarır göreceğiz.” ifadelerini kullanan Kalın, “Benim görebildiğim kendi aralarında netlik yok. Bu konuda bir mutabakata varabilmiş de değiller. Dönem dönem Sayın Kılıçdaroğlu’nun adı çıkıyor öne. Doğrudan değil ama dolaylı birtakım mesajlarla Kemal Bey’in kendini buna hazırladığına dair değerlendirmeler yapılıyor.” dedi.
Uluslararası alanda bu kadar tartışma yaşanırken koalisyon hükümeti kurulmasının risk oluşturup oluşturmayacağına ilişkin soru üzerine Kalın, “Prensip olarak Türk siyasi tarihinde koalisyon hükümetleri ülkemize maalesef hep eksi yazmıştır.” şeklinde konuştu.
Yorumlar