Hayatını arkeolojiye adayan ve öğrenciyken tez çalışması için geldiği Türkiye’ye yerleşerek burada 36 yıldır insanlık tarihini araştıran Japon Arkeolog Kimiyoshi Matsumura, mesleğine büyük bir bağlılıkla çalışmalarına devam ediyor.
Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsünde araştırmacı olarak çalışan ve Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinde doçent olarak ders veren Kimiyoshi Matsumura, 40 yıl önce yerleştiği Türkiye’nin farklı bölgelerinde birçok arkeolojik kazı çalışmasına katıldı.
Çalışmalarını ve Türkiye’ye geliş hikayesini anlatan Kimiyoshi Matsumura, İran’daki neolitik dönemle ilgili tez konusu nedeniyle 1981 yılında geldiği Türkiye’de eğitimine devam etmeye karar verdiğini söyleyerek, “O zaman burada Enstitü Başkanı olan Dr. Sachihiro Omura ile tanıştım. Sonrasında Omura Bey ile konuştum ve burada kalmaya karar verdim. 1983-1985 yılları arasında hükümet bursu alarak Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde eğitimime devam ettim.” dedi.
Türkçeyi akıcı bir şekilde konuşan ve Türk kültürüne hızlı adapte olduğunu belirten Kimiyoshi, “Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki kazı çalışmalarına katıldım. Türkiye’nin farklı kültürlerini ve insanlarını tanıdım. Başlarda Türkçe bilmeden sadece kazılara katılıyordum ama sonra yavaş yavaş öğrenip bu seviyeye geldim.” dedi.
Türkçede Japon diline göre daha net cümlelerle konuşulduğunu söyleyen Kimiyoshi, “Bu yüzden iletişim kurmak benim için çok rahat oldu çünkü karşımdakinin ne düşündüğünü hemen anlayarak cevap verebiliyorum. Ayrıca Türk yemeklerini seviyorum, çok güzel. Her gittiğim bölgede oranın en meşhur yemeğini yiyorum.” diye konuştu.
“Neden Japonlar buraya gelip kazı yapıyor?”
Kırşehir’de Kalehöyük ve Yassıhöyük, Kırıkkale’de ise Büklükale kazılarına 2 aylık sezonlarla devam eden Kimiyoshi, köye ilk geldiklerinde halkın Japon arkeologların neden orada bulunduklarını merak ettiğini söyledi.
Türk halkıyla birlikte yaşamaya alıştığını belirten Kimiyoshi, şunları dile getirdi:
“Köye ilk geldiğimizde ‘Bunlar ne için geldi, ne yapıyorlar?’ diye düşünmüştü halk. Ama artık birbirimize alıştık. Bizi seviyorlar. Genelde Türkiye’de Japonlara karşı bir merak ve hoşgörü var, o yüzden burada bir sorun yaşamadım. Bir de burada sık sık bize sorulardan birisi ‘Neden Japonlar buraya gelip kazı yapıyor?’ Ayrıca ‘Japonlarla alakalı burada bir tarih var mı?’ diye sorular da soruluyor. Aslında bizim amacımız insanlık tarihini araştırmak. Enstitü Başkanımız Dr. Sachihiro Omura, demir tarihi üzerine çalışıyor. Anadolu, dünyanın en eski demir uygulamasının başladığı yer olduğu için burada çalışmak bizim için çok önemliydi. Ve Kaman Kalehöyük’teki kazılarda şimdi M.Ö. 3000’li yıllara ait işletme bilgilerini elde ettik. Biz, Japonlar ile ilgili tarihi araştırmak için değil, insanlığın tarihini araştırmak için buradayız.”
Kırıkkale’nin Karakeçili ilçesindeki Büklükale mevkisinde 2009’dan beri sürdürdükleri çalışmaların sezon sonuna geldiğini aktaran Kimiyoshi, “Büklükale’deki kazıyı 11 senedir sürdürüyoruz. Burayı kazma amacımız M.Ö. 2000’li yıllara ait Hitit ve Hitit’ten önceki Asur ticaret koloni çağına ait bir şehir araştırması yapmak.” dedi.
En eski cam olduğu düşünülen şişe bulundu
Kazı çalışmalarında önemli sonuçlar elde ettiklerini vurgulayan Kimiyoshi, şunları kaydetti:
“Burada Asur ticaret koloni çağının sonundan Hitit döneminin başlangıcına kadar iskan edilen büyük bir mimari tespit ettik. Saray olduğunu düşünüyoruz. Orada çok çeşitli malzemeler elde ettik. Özellikle dünyadaki en eski cam olduğu düşünülen cam şişesini bulduk. Bunun dışında burada 2 bodrum oda tespit ettik. İki odanın içerisinde aşağı yukarı 3 bin tane kase bulduk. Bunların saray inşa edilirken yapılan törenler için kullanıldığını düşünüyoruz.”
“Arkeolojinin içinde yaşıyorum”
Hayatını arkeolojiye adadığını belirten Kimiyoshi, “Bu işi sadece meslek olarak yapmak biraz zor. Zaten ben senede ancak bir kere iki haftalığına Japonya’ya dönebiliyorum, onun dışında hep burada kalıp arkeolojinin içinde yaşıyorum. Hayatını bu işe adamayınca biraz zor oluyor.” dedi.
Hayatının amacının arkeoloji olduğunu ifade eden Kimiyoshi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsan kendi hayatını nasıl geçireceğini kendi belirliyor. Herkes yaşarken bir amaç bulmaya çalışıyor. Benim için arkeoloji üzerinde çalışmak bir amaç oldu. Bir kere bu işin içine girdikten sonra buradan çıkmak da zor. Arkeolojiyi bırakıp başka hayat yaşamak çok zor. Diğer yandan şimdiye kadar bilinmeyen şeyleri bulup keşfetmek çok zevk veriyor. Japonya’dan buraya, bambaşka bir ülkeye gelip buradaki insanlarla birlikte çalışmak da ayrı bir zevk.”
Kırşehir’in Kaman ilçesinde bulunan ve dünyada Japonya sınırları dışındaki en büyük Japon bahçelerinden biri olan alanın Türk halkı tarafından çok sevildiğini söyleyen Kimiyoshi, “Burada kazı başladıktan sonra çalışmalarımıza fon sağlayan Japon bir firma bizi ziyaret etti. Buraya bir enstitü kurmaya karar verdiğimizde, ‘O zaman buraya bir Japon bahçesi kuralım.’ dedi. Bu kadar ilgi çekeceğini biz de bilmiyorduk.” dedi.
1985 yılından itibaren sürdürdükleri kazı çalışmalarında bulunan eserlerin Kalehöyük Arkeoloji Müzesi’nde sergilediklerini hatırlatan Kimiyoshi, “Senede yaklaşık 100 bin kişi bu bahçeyi ve onun içinde bulunan ve kazılardan çıkardığımız eserlerin sergilendiği Kalehöyük Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret ediyor. Herkese burayı ziyaret etmesini tavsiye ederim.” diye konuştu.
Yorumlar