Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, 2. Mahmud dönemindeki orijinal haline sadık kalınarak restore edilen ve yapıya sonradan eklenen ve karakterine uygun olmayan eklentilerden arındırılan kule, 2 yıl aradan sonra ziyarete açılacak.
Tarihi milattan önce 410 yılına kadar uzanan kulenin yenileme çalışmaları, uluslararası restorasyon ilkeleri ışığında ve Prof. Dr. Feridun Çılı, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ve Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi mimar Han Tümertekin’den oluşan bilim kurulunun rehberliğinde gerçekleştirildi.
2. Mahmud dönemindeki orijinal haline kavuştu
Çalışmalar sırasında, zaman içerisinde kulenin geçirdiği onarımlarda kullanılan beton ve çimento içeriğindeki tuzlar ve diğer kimyasallar nedeniyle zarar gördüğü, taşıyıcı kolon ve kirişlerin birbirine bağlı olmadığı anlaşılmıştı.
2. Mahmud dönemindeki orijinal haline kavuşan kulenin restorasyon çalışmalarında, bugüne ulaşmış kaynaklardaki en çok bilgi ve belgenin olduğu 18. yüzyıl sonu verileri kullanıldı. Bu bilgiler ışığında kule ve kale bölümündeki özgün olmayan çatı ilaveleri kaldırılarak, özgün durumuna getirildi.
Süreç boyunca kimyasal analizler, georadar görüntüleme sistemleri, lazer tarayıcılar gibi teknolojilerle yapının statik sorunları tespit edildi ve güçlendirme yöntemleri belirlendi. Georadar çalışmaları sırasında içinde boşluk gözlemlenen özgün duvarların enjeksiyon yöntemiyle güçlendirilmesi yapıldı.
Yapının tarihi beden duvarları, paslanmaz çelikten görünmez gergilerle güçlendirildi ve kale bölümünün özgün duvarları ortaya çıkarıldı.
Balkon döşeme karkası üzerinde ahşap taşıyıcılarla duvar ve kubbe aslına uygun olarak oluşturuldu. Duvarların ahşap kaplamaları tamamlandı ve dekoratif ögelerin imalatı yapıldı. Kubbe özgün malzemesi olan kurşun ile kaplanırken bakır alem ise konservasyon çalışmaları yapılarak altın varak ile kaplandı. Özgün aleme zarar vermeden yanına yıldırımdan korunma amaçlı paratoner yapıldı.
Yapılan çalışmalar sonucu ziyaretçilerin avluda bulunan ahşap seğirdim terasında da dolaşarak merdivenlerden kuleye çıkabileceği ve İstanbul’u diledikleri gibi izleyebilecekleri alanlar oluşturuldu. Tüm bu çalışmalar sonucunda bugüne kadar İstanbulluların İstanbul’dan izlediği Kız Kulesi, artık kuleden İstanbul’un izlendiği bir anıt müze olarak yoluna devam edecek.
Depreme karşı tüm önlemler alındı
Aynı zamanda restorasyon çalışmaları sonucu, olası bir deprem veya zemin hareketinde yapının zarar görmemesi için ada etrafına çelik-beton bütünleşik kazıklar da yapıldı. Yapı çevresi betonarme destek kirişleri ve donatılı saha betonarme döşemesiyle ada etrafındaki ana kayaca ankre kazıklardan destek alarak güçlendirildi.
Kız Kulesi’nin sağlam bir şekilde gelecek kuşaklara aktarılması için ada, ortalama 25 metre derinlikte 201 kazık ile çepeçevre tahkim edildi, özellikle hakim dalganın yüksek olduğu kuzey, batı ve güney-batı yönünde palyeli tahkimat ile dalga etkilerine karşı korunaklı hale getirildi. Kule çevresindeki platform da tamamen yenilendi.
Tüm bu çalışmalara ilave olarak, kuleye giden temiz su hattı elden geçirildi, enerji hatlarının yenilenmesi yapıldı. Eski durumda pis su arıtma ünitesi ya da kanalizasyona erişim bulunmadığı için bununla ilgili yer altı biyolojik arıtma sistemi de yapıldı.
Çevre düzenlemesi kapsamında ziyaretçilerin oturup dinlenebileceği, aynı zamanda dalgalara karşı set oluşturan ve aydınlatma cihazlarına sahip deniz ortamına dayanıklı prekast üniteler yerleştirildi.
Kulenin İstanbul’da yeniden bir cazibe merkezi haline gelmesi de planlanıyor. Bu nedenle Kız Kulesi ve Galata Kulesi arasında şiirlere ve hikayelere konu olan aşkı anlatan eşsiz bir ışık ve ses gösterisi de tasarlandı. İlk gösteri kulenin ziyarete açılacağı 11 Mayıs’ta 21.00’de yapılacak ve her akşam aynı saatte tekrar edilecek.
Kız Kulesi hakkında detaylı bilgiye, restorasyon çalışmalarında gerçekleştirilen imalatlar ve elde edilen verilerle ilgili tüm raporlara “www.kizkulesi.gov.tr” internet sitesi üzerinden ulaşılabilir.
Yorumlar