Kocaeli’nin İzmit ilçesine bağlı kırsal Eseler Mahallesi’nde üç asırdır yaşatılan “Kaz Bayramı” geleneği, mahalle sakinleri arasında birlik ve beraberliğin simgesi oldu.
Aylar öncesinden kazların besiye çekilmesiyle başlayan bayram hazırlıkları, havaların soğumasının ardından kadınlar tarafından imece usulü kuru yufka açılmasıyla devam ediyor.
Ocak ayında kutlanan bayramdan 2 gün önce toplu halde kesilen kazlar temizlenip yağı alındıktan sonra “baş ayak yemeği” yapmak üzere hazır ediliyor. Bir gün suda bekletildikten sonra kızılcık ağacından şişlere dizilen kazlar, bayram sabahı tavalarda köy fırınına sürülüyor.
Öğle vakti kazlar ters düz edilerek, suyun bir kısmı alınıyor. Bu sırada börek yapımında kullanılacak yufkalar temizlenmiş kaz kanadıyla yağlanıyor.
İkindi vakti fırından alınan kazlar, kaz yağıyla ıslatılmış tirit, taşlık dolması, şekerli börek, kaz ciğerli börek ve erik hoşafı eşliğinde sofralardaki yerini alarak misafirlere ikram ediliyor.
“Ziyafet gibi görünüyor ama bir zaruretten doğmuş”
Kocaeli Kent Konseyi Yöresel Değerler ve Kültür Komisyon Başkanı Melek Çeliköz, yerel kültürlerin şehirlerin en önemli mirası olduğunu ve geleceğe aktarılması gerektiğini belirterek, bu amaçla Kocaeli’de yöresel olan, göçle gelen kültürel konularla ilgili çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Kaz Bayramı’nın Eseler köyü kurulduğundan beri kutlandığını dile getiren Çeliköz, ocak ayının ikinci haftası köyün büyüğünün bayram tarihini ilan etmesinin ardından toplu şekilde kutlamanın gerçekleştirildiğini kaydetti.
Çeliköz, kesilecek kazların sayısının hane ve davetli sayısına göre değiştiğini dile getirerek, şunları söyledi:
“Şu anda ziyafet gibi görünüyor ama aslında bir zaruretten doğmuş, yaşam şartları iyileşince de şu anda kültürel bir gelenek gibi görünüyor. Aslında burada geleneğin amacı; kazın etinden ziyade yağını almak. Kaz yağı temel bir ihtiyaç, eskiden yemek yapılırken kaz yağı kullanılırdı. Bu yörede kaz yağı baş tacıdır. Kazın yağını alarak yıl boyunca kullanırlar. Kazı kestikten sonra iç yağlarını ve diğer yağlarını alıp sobanın üzerinde kaynatıyorlar. Yağ biraz çözülüyor. Sonrasında küplere basılarak muhafaza ediliyor. Margarin gibi ekmeğin üzerine sürüp tüketiliyor. Yine dolma, çorba ve benzeri yemeklerde de kullanılıyor.”
“Gelemeyenin kaz payı mutlaka ayrılır”
Kaz Bayramı’nın Kocaeli’de yalnızca Eseler, Solaklar, Durhasan ve Hasanoğlu köylerinde kutlandığını anlatan Çeliköz, “Zaruretin aslında birlik ve beraberliğe dönüştüğü en güzel örneklerinden biri bence Kaz Bayramı. Şimdilerde insanlar büyüklerinden gördükleri geleneği sürdürmeye çalışıyorlar.” dedi.
Çeliköz, aynı anda yakılan köydeki fırınlardan yükselen kokuların davet niteliği taşıdığını vurgulayarak, “Kaz Bayramı’na davet edilip icabet edemeyen kişinin kaz payı mutlaka ayrılır. Kaz payı ayrılmıyorsa kişi eksikliğinin hissedilmediğini düşünür ve gönül koyar. Bu sebeple kaz payı da önemli. Büyüklerimiz Milli Mücadele döneminde dahi köylerin baskın yiyeceği haberini almalarına rağmen gündüz fırınlarını yakıp kazları pişirmiş, yağlarını alıp küplerde saklamışlar. Köyde kime sorsanız bu geleneğin zor şartlarda da olsa sürdürüldüğünden bahseder.” ifadelerini kullandı.
“Kazın yağını, ciğerini toprak küplerde saklardık”
Mahalle sakini 60 yaşındaki Sevdiye Savurtaş da eskiden dolaplarının olmadığını, kazların yağını ve ciğerini toprak küplerde sakladıklarını anlattı.
Eskiden herkesin kaz yetiştirdiğine değinen Savurtaş, “Bayram günü gelince fırınlarımızı yakardık, köyün içi kaz eti kokardı. Misafirlerimizi çağırırdık. Eskiden çok kar yağardı. O zaman araba yok, gelen misafir belki 2-3 gün kalırdı. Öyle bir şenlik olurdu.” şeklinde konuştu.
Savurtaş, eskiden bir hanede en 6-7 kaz kesildiğine belirterek, “Bir akşamda yeniyordu o kazlar. Kadınlar için çok yorucu ama artık alıştığımız için zor gelmiyor.” dedi.
“Bayram havası oluyor, insanlar kaynaşıyor”
Mahalle sakini 43 yaşındaki Songül Beyni ise akraba dayanışması olsun, bütün aile bir araya gelsin diye aylarca besleyip büyüttükleri kazları bayramdan 2 günce kesip pişirmeye hazır hale getirdiklerini kaydetti.
Kazların bayram günü fırına sürüldüğünü aktaran Beyni, “Fırın aşamasında bütün akrabalarımızı ikram için davet ediyoruz. Hep birlikte ziyafet veriyoruz. Bütün akrabalar bir araya toplandığı için bayram havası oluyor, insanlar kaynaşıyor.” ifadesini kullandı.
Beyni, hazırlık sürecinin kadınların omzunda olduğuna işaret ederek, “Yufkaların açılması, kazların temizlenmesi kadınların üzerinde. Taşlık dolması yapması, üzümlü börek döşemesi, bunların hepsini kadınlar hazırlıyor.” diye konuştu.
Yorumlar