Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, mevduat hacminin bugün itibarıyla 8,3 trilyon TL olduğunu belirterek, “Buna karşılık kredi hacmimiz 6,9 trilyon TL, menkul kıymet portföyümüz ise 2,2 trilyon TL’ye ulaşmıştır.” dedi.
Çakar, 2. Finansın Geleceği Zirvesi kapsamında gerçekleştirdiği “Bankacılık Sektörünün Bugünü ve Yarını” başlıklı sunumunda, bankaların, ekonomi politikasına aracılık ederek büyümenin finansmanı ve toplumsal refah artışını desteklediklerini kaydetti.
Tarihsel gelişimine bakıldığında dünya ekonomisinin 1980’den 2022’ye kadar ortalama yüzde 5,5 civarında büyüdüğünü ve küresel gelirin 102 trilyon dolara yükseldiğini bildiren Çakar, burada en çarpıcı değişikliğin, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinden aldığı payın atması olduğunu söyledi.
Çakar, “Bu ülkelerin 1980 yılında yüzde 25 olan payının 2022 yılında yüzde 41’e çıkacağı öngörülmektedir. Daha ilginç olanı ise kişi başına gelir gelişmiş ülkelerde 5 kat artarken, gelişmekte olan ülkelerde ise 20 kat artmıştır. Buna rağmen gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki kişi başına gelir farkı 11 kattan ancak 9 kata inebilmiştir. Bu olumlu bir gelişmedir ancak şu da bir gerçek ki gelir farkı hala çok yüksektir.” diye konuştu.
Gelişmekte olan ülkelerin bu farkı kapatmaları, büyüme için gerekli kaynak kısıtı sorununu aşmaları, mevcut kaynaklarını büyümenin finansmanında daha etkin kullanmaları için finansal sektöre çok daha büyük görevler düştüğünü ifade eden Çakar, bankacılık sektörü bilançosunun milli gelire oranının gelişmiş ülkelerde ortalama 3 kat artarken, gelişmekte olan ülkelerde 1 katın biraz üzerinde olduğunu söyledi.
Gelişmekte olan ülkelerde bankacılık sektörünün alacağı ciddi bir yol olduğunu belirten Çakar, “Ülkemiz özelinde bu konuda önemli bir mesafe aldığımızı söyleyebiliriz. Ülkemiz bankacılık sektörü, 2000’li yılların başında yeniden yapılandırıldıktan sonra ekonomik faaliyetin finansmanında daha fazla rol almaya başlamış ve büyümeye olan katkısını artırmıştır. Sektör bilançosunun milli gelire oranı 2002’den 2022 yılına gelindiğinde yaklaşık 2 kat artarak yüzde 115’e yükselmiştir. Bilançolar daha sağlıklı ve dengeli hale gelmiş, kredilerin bilançodaki payı 2 kattan fazla artarak yüzde 50’yi açmıştır.” diye konuştu.
“Ekonomiye kullandırılan kaynakların mevduatımızda oranı yüzde 109 düzeyinde”
Alpaslan Çakar, sektörün güncel verilerine ilişkin bilgi verirken, “Mevduat hacmimiz bugün itibarıyla 8,3 trilyon TL’dir. Buna karşılık kredi hacmimiz 6,9 trilyon TL, menkul kıymet portföyümüz ise 2,2 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Ekonomiye kullandırılan kaynakların mevduatımızda oranı yüzde 109 düzeyindedir.” dedi.
Kurumsal kredilerin payının yüzde 56, KOBİ kredilerinin payının yüzde 25, bireysel kredilerin payının ise yüzde 19 olduğunu belirten Çakar, sektörel anlamda ticari kredilerin yüzde 29’unun imalat sanayine, yüzde 16’sının ticarete, yüzde 10’unun inşaata, yüzde 9’unun enerji sektörüne kullandırıldığını bildirdi.
Çakar, tahsili gecikmiş alacak oranlarının yüzde 2,3 düzeyinde olup, makul bir seviyede bulunduğunu, bu oranın ticari kredilerde yüzde 2,4, bireysel kredilerde ise yüzde 2,2 seviyesinde olduğunu kaydetti.
Burada diğer önemli bir konunun da tahsili gecikmiş alacak ve ileride sorunlu hale gelmesi muhtemel krediler için bankaların yüksek oranda karşılık ayırmaya devam etmeleri olduğuna işaret eden Çakar, özel karşılıkların kredilere oranının yüzde 83, genel karşılıkların ikinci grupta yer alan kredilere oranının ise yüzde 25 düzeyinde olduğunu aktardı.
Çakar, “Şunu çok net olarak söyleyebiliriz ki bankalar olarak öz kaynaklarımızın yüksek olmasına ve geleceğe hazırlıklı olma konusunda özel bir hassasiyet göstermekteyiz. Bunu devam ettirmekte de kararlıyız.” dedi.
“Bankalar, bundan sonra da büyüme ve refah artışına destek olacaktır”
TBB Başkanı Çakar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yakın gelecekte bankacılık sektörünü etkileyecek veya belirleyecek ana, baş akımların şunlar olduğunu değerlendiriyoruz; ekonomi politikaları ve düzenlemeler, ulusal, bölgesel ve küresel ilişkiler, demografik değişimler, teknolojik yenilikler ve yeniliklere uyum politikaları, ödeme kuruluşları, teknoloji, veri yönetici şirketleri ve internet tabanlı şirketlerden gelen rekabet, müşteri tercihlerindeki değişiklik, iklim ve çevre riskleri ana belirleyici kalemler olacaklardır.”
Savaşla birlikte gıda, enerji güvenliği ve tedarik zincirindeki sorunların öneminin arttığını, iklim ve çevre risklerinin üzerinde dikkatle durulması gerektiren bir boyuta geldiğini ve bunlar için somut adımların atılması gerektiği gibi konuların artık temel başlıklar olmaya başladığını ifade eden Çakar, şöyle devam etti:
“Öte yandan, geleceğe ilişkin beklentileri olumlu yönden etkileyen hususların varlığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Pandemi büyük ölçüde sonlandı. Turizm ve hizmetler sektörleri hızlı toparlanmaktadır. Enerji tasarrufu ve alternatif enerji kaynakları üzerindeki çalışmalar hızla devam etmektedir. Siyasi gerginliklerin azaltılmasına yönelik çabalar sürmektedir. Petrol ve gıda fiyatlarında yükselme durmuş, hatta düşüş eğilimi başlamıştır. Hükümetler büyümeyi destekleyen yaklaşımı sürdürmektedir. Teknolojik gelişmeler iş yapma biçimini olumlu yönde değiştirmektedir. Teknolojideki gelişmeler özellikle ödeme sistemleri, sermaye piyasaları, kredi verme ve mevduat toplama işlemlerini yeniden şekillendirmektedir. Bankalar hissedarların ve müşterilerinin beklediği hızda ve standartta değişimi yakalama çabası içindedir. Geleneksel olarak ürün ve sürece odaklanmış olan bankalar müşteri merkezli bir modele geçmektedir.”
Çakar, bankaların önem verdikleri bir diğer konunun da çevre ve iklim risklerinin yönetilmesi olduğuna işaret ederek, “Sonuç olarak, bu süreçlerin hepsi; daha rekabetçi, daha verimli, daha etkin, daha düşük maliyetli bir aracılık faaliyeti ve güçlü öz kaynaklar demektir. Bu sayede bankalar bundan sonra da büyüme ve refah artışına destek olacaktır.” diye konuştu.
Ziraat Bankası Genel Müdürü de olan Çakar, banka olarak teknolojik gelişmeleri yakından izlediklerini, iş modelini sürekli bu çerçevede yenilediklerini, diğer bankalarda olduğu üzere müşteri memnuniyetine ve ekonomiye yüksek katma değer sağlamak amacıyla çalışmaya devam ettiklerini sözlerine ekledi.
Yorumlar